ABD Başkanı Barack Obama, Ortadoğu’daki dengeleri çatır çatır değiştiriyor. İran’la yakınlaşıyor, ona itibar kazandırıyor; Washington’ın 70 yıllık dostu Suudi Arabistan’ı ve onun güdümündeki Körfez ülkelerinin düzenlerini temelinden sarsıyor.

***

Obama olsun ya da olmasın ABD’nin politikaları ulusal çıkarları üzerine kuruluyor. Örneğin en son İran politikası öyle… Bir yumuşama varsa, temas olanakları ortaya çıkmışsa İran’ı niye terk etsin ki Rusya’nın ve Çin’in oluşturduğu cepheye?

Olur ya da olmaz… Ama denemekte yarar var.

***

Hem sonra Körfez’deki Araplar artık askeri beceri sahibi olmalı, savaşmayı öğrenmeli… Amerika, sonsuza kadar Arapların jandarmalığını yapamaz. O günler geride kalmalı.

Ortak hareket edilebilir. Gerektiğinde Pentagon yine kol kanat gerecektir. Ama Araplar, nasıl olsa ABD var diyerek yan gelip yatmamalı…

***

Suudi Arabistan, Yemen’deki Husilerle baş edemedi, ateşkes istemek zorunda kaldı. Ordusundaki Amerikan savaş uçaklarına ve silahlarına rağmen…

İran’dan korkuyorsan, en az onlar kadar becerikli olacaksın. Başka çaren yok.

Çiçeği burnunda Suudi Kralı Selman askeri gücünü denemeye kalkıştı Yemen’e saldırarak ama olmadı işte…

Siber güvenlik, denizcilik filan kusur kalsın, daha konvansiyonel gücünü kullanabilme yeteneği de yok.

Ve Obama’nın Camp David davetine de gidemedi Kral Selman.

Protesto etti filan deniyor da, bir başka olasılığa göre de utancından davete icabet edemedi. Yerine iki genç prens gönderdi. Öyle diyenler de var.

***

Hem sonra, Riyad, her yanıyla bağlı olduğu ABD’ye nasıl kafa tutabilir ki… Bağımsızlığın “b”si yok. İlla bir soğukluktan söz ediliyorsa, belki biraz küsmüş olabilir.

Belki biraz da İsrail’e güveniyordur. Bilindiği gibi, ABD’nin İran politikasının en büyük karşıtı İsrail…

Ve İsrail, İran’la nükleer anlaşma konusunda Beyaz Saray’a kafa tutabilen güçlü bir ortak. Gerçi Başkan Obama’nın onu da dinlediği yok ama ABD’nin yangında ilk kurtaracağı ülke yine İsrail olur.

***

Bu haliyle Suudi Arabistan en fazla ne yapabilir? Petrolden kazandığı paralarla düşman bellediği ülkelerde teröristleri besler ve silahlandırır. İşte Suriye!

Riyad’ın Esad’ı devirebilmek için yapamayacağı şey yok.

İran’la müttefik Alevi Esad devrilsin, yerine Suudilere bağlı Sünni bir lider gelsin.

***

Ne var ki, ABD bu konuda da dengeleri değiştirdi Ortadoğu’da.

Esad dursun diyor, öncelik IŞİD’de, El Kaide’de, Nusra’da… İyi ki Esad var. Yoksa Suriye de Libya gibi tamamen terör örgütlerinin kontrolü altına girebilir, diye düşünüyor.

***

NATO mu? IŞİD’le mücadelede NATO’nun ne görevi olabilir? Sınırlar kontrol altına alındığında, militan ve silah akışı kesildiğinde Suriye’de Esad, Irak’ta da Bağdat, IŞİD’in işini bitirir.

***

Geçenlerde medyada IŞİD’in Suriye’den çok miktarda silahı Irak’a naklettiğine ilişkin bir haber vardı.

Batılıların Suriye muhalefetine gönderdiği silahlar, demek ki, IŞİD’in eline geçiyor.

Bu kadar basit bir mantıkla anlaşılabilecek bir durum… Israrla silah gönderiliyor muhalefet adı verilen teröristlere.

***

Ama yakında Suriye ve Irak’taki teröristleri destekleyen ülkeler, somut kanıtlarıyla birlikte, ABD tarafından deşifre edilirse, kimse şaşırmasın!

Çünkü ortada savaş suçu var ve Washington bu suçu işleyenleri biliyor…