İran’la nükleer görüşmeler 31 Mart’ta sona ermiş olacaktı.
5+1’in Batılı ülkeleri “oldu oldu, olmadı olmadı” diyerek kestirip atacaklardı.
Ne var ki, bir gün daha uzattılar…
Dışişleri bakanları arasındaki ikili ya da üçlü ve de toplu görüşmeler dün de sürdü.
Bugüne de sarkar mı? Olabilir.
ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, Rusya ve Çin, ilkeler üzerinde görüş birliği sağlanmış olmalı ki, İran’a bir kez daha süre tanımakta sakınca görmediler.
Anlaşılan 5+1, İsrail, Suudi Arabistan ve Körfez ülkelerinin sert muhalefetine karşın İran’la anlaşmaya varılmasında kararlı.
***
Tabii, bunun tersi de mümkün. Uzlaşı için süre ne kadar yakınsa, tarafların masadan kalkması için de o kadar yakın.
Ancak, sorunun yüze yüze kuyruğuna geldiklerine göre, kimse masadan ayrılmak istemiyor.
Ya bitecek, ya bitecek! Öyle bir durum söz konusu…
***
Varsayalım anlaşma sağlandı…
O zaman İsrail’in desteğinde Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleri, İran’la bir savaşı göze alırlar mı?
Örneğin, İran’ın Basra Körfezi’nde bulunan adalar üzerindeki egemenliğine müdahaleye kalkışırlar mı?
İşte o zaman savaş çıkar.
İran uzmanları Tahran’ın bu konuda yaptığı uyarıların ciddiye alınması gerektiğini belirtiyorlar.
***
Öte yandan Suudilerin de İran’la savaşmayı göze alması kolay görünmüyor. Nedeni, Arabistan ordusunun İran’ın bölgedeki egemenliğini engellemek için Yemen topraklarına girmek zorunda kalacak olması.
Bu olasılık Suudi hanedanını şimdiden çatlatmış durumda.
Genç prensler, ülke istikrarının tehlikeye girmesinden kuşku duyuyorlar. (Aşağıdaki sütunlarda yer alan “Suudi sarayında Yemen çatlağı” başlıklı habere dikkat!)
***
Husiler Riyad’ı “Savaşı Suudi Arabistan topraklarına taşırız” diyerek tehdide başladılar bile. Hatta tehdidin eyleme dönüştüğüne ilişkin haberler de geliyor artık.
Husilerin silahlı örgütü Ensarullah’ın Sözcüsü Dayfullah Şami Suudi saldırılarının cevabını Arabistan içinde verdiklerini duyurdu.
Bu durumun anlamı, “Husilere Suudi Arabistan’daki Sünni aşiretlerden de destek geliyor” olmasın?
Yemen halkı da, SA jetlerinin onca bombardımanına karşın Husilere isyan etmiyor.
***
ABD belki de bu nedenle etkin katılımda bulunmadı Arap koalisyonuna.
İşler karışık ve çözümü de çok zor. Görünen o.
En usta, en deneyimli dış politika yapımcılarının bile altından kolayca kalkamayacağı karmaşık bir ortam var.
Öyle anlaşılıyor ki, Washington kime el vereceğini, kime tavır alacağını, kime ne diyeceğini bilemez durumda.
Yeter ki Ortadoğu’daki çıkarlarına zarar gelmesin…
Onun için, şu aşamada, herkese mavi boncuk dağıtıyor Beyaz Saray.
***
Ama şu kesin: Washington için İran birinci planda. Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleri geride kalıyor.
İsrail de, ABD’nin rol dağıtımını içine sindirmek zorunda…