Suriye’de ve Irak’ta yakalanan ya da teslim olan IŞİD teröristlerinin nerede ve nasıl yargılanacağı çok büyük sorun haline geldi.

Bir kere sayıları çok yüksek. Eşleri ve çocuklarıyla birlikte on binlerce IŞİD militanının varlığından söz ediliyor.

İkincisi, Irak ve Suriye’de yerel mahkemelerde mi yargılanacaklar yoksa Uluslararası Ceza Mahkemesi mi devreye girecek tartışması var. Şu anda hiçbir şey belli değil.

Ama buna karşın Irak mahkemeleri, tutuklu IŞİD’lileri yargılayıp cezalandırıyor. Örneğin bugüne değin 300 idam cezası çıktı, kimi idam edildi, kimi de itiraz sürecini bekliyor.

Öte yandan Batılı ülkeler kendi vatandaşlarının yargılanmasının Irak ve Suriye mahkemelerinde yapılmasına karşı çıkıyorlar. Ama buna karşılık kendi teröristlerini de geri almak istemiyorlar. İşte o zaman Uluslararası Ceza Mahkemesi gündeme getiriliyor.

Peki, Batılı ülkeler kendi teröristlerini niçin istemiyorlar?

Hemen söyleyelim: Korkuyorlar. Çünkü Suriye’de onlarla işbirliği yaptılar. Silahlandırdılar, eğitim verdiler ve finansal destek sağladılar.

Mahkemede teröristin biri çıkıp da bunları açıklarsa ne olur?  ABD ve Avrupa’da büyük sıkıntı yaşanır.

Özellikle kimyasal saldırı operasyonlarının altında kalabilirler.

 

Trump zafer ilan ettikçe IŞİD saldırıyor

 

ABD Başkanı Donald Trump, en son 21 Mart’ta Suriye’deki IŞİD’in bitirildiğini ilan etmişti. Bu, 19 Aralık 2018’den bu yana Trump’ın IŞİD’e karşı beşinci zafer ilanıydı.

Ama Trump yılmıyor ve IŞİD’e karşı zafer ilan etmeyi sürdürüyor.

Beyaz Saray’ın bahçesinde gazetecilere haritayı göstererek IŞİD’in elindeki toprakların yüzde 100’ünün alındığını açıkladı.

Ne var ki, bu açıklama kısa süre sonra Beyaz Saray tarafından yalanlandı.

Öyle anlaşılıyordu ki, Trump yine hayal kırıklığı yaratıyordu.

Ve IŞİD, Trump’a inat saldırılarını kesmiyordu.

İşte bu kez de İdlib’de en ciddi rakibi El Kaide bağlantılı Hey’et Tahrir’uş Şam’a ait kritik noktalara saldırmıştı.

Çatışmalar aralıksız devam ediyor.

Terör örgütleri çatışmalara ara verseler Trump 6. kez IŞİD’e karşı zafer ilan edebilir.

 

Hitler’in dostu Krupp’tan İsrail’e denizaltı ve Netanyahu

 

İsrail’e denizaltı satacak olan Alman şirketi Krupp, Hitler’in Krupp’u değil mi? Netanyahu, bunu bilerek mi anlaşmaya imza attı?

Anlaşılan, söz konusu kişisel çıkarlarsa “Yahudi soykırımı” hikâye kalıyor.

Bochum Savcılığı, kuşku duymuş bu alışverişten.

Bu nedenle de Alman şirketi ThyssenKrupp’la İsrail ordusu arasında imzalanan denizaltı ve savaş gemisi satış anlaşmasına yolsuzluk ve rüşvet karışmış olabileceğini düşünerek epey kapsamlı bir soruşturma başlatmış.

2 milyar dolarlık anlaşmanın perde arkasında neler yaşandı? İsrail’de yolsuzluk soruşturmalarıyla hemen her gün gündemde olan Başbakan Benyamin Netanyahu bir numaralı şüpheli. Ama Bochum savcıları yalnız Netanyahu’yu değil avukatı dahil yakın çevresini de soruşturma kapsamına almışlar.

Deutsch Welle’deki haber Netanyahu’yu kalbinden vurmuş olmalı.

İsrail’deki seçime sayılı günler kalmışken Başbakan’la ilgili yolsuzluk haberlerine bir yenisi eklenmiş oluyor.

Hem de İsrail’in sınırlarını aşan skandal bir anlaşmayla…