NATO’nun mesajı, “IŞİD Kobani’ye bayrak çekti” haberlerinin ardından geldi: İttifak’ın çiçeği burnunda Genel Sekreteri Jens Stoltenberg IŞİD saldırılarına karşı NATO’nun kara birliklerini Türkiye’ye yönlendirme gibi bir olasılığı bulunduğunu söyledi.
Stoltenberg, göreve başladığı 1 Ekim’de de benzer bir açıklama yaparak IŞİD’in Türkiye’yi hedef alması durumunda NATO’nun 5. Maddesinin (ortak harekat) uygulanabileceğini bildirmişti.
***
Tabii bunlar samimiyet testinden geçirilmeden kabul edilecek ve inanılacak sözler değil.
Geçmişte Türkiye’ye NATO’nun benzer durumlarda en küçük bir yararı olmadı çünkü.
***
Ama Genel Sekreterin boşuna konuşmadığı da kesin: Batı, karadan müdahale olacaksa sahada Türkiye’yi görmek istiyor.
NATO üyelerinin kara birliklerini Türkiye’ye yönlendirme ve 5. Madde gibi göndermelerin, Ankara’nın sırtını sıvazlamaktan başka bir anlamı var mı acaba?
***
Ne ki, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in arkadaşımız Ahmet Emin Yılmaz’a yaptığı açıklama ABD ve NATO’ya yanıt gibi:
“Kobane’ye müdahale isteniyor. Neyin adına yabancı bir ülkeye müdahale edebilirsiniz?
Orası kaos bölgesi. Kimin eli kimin cebinde belli değil. İyi hesap edilmeyen bir müdahalenin sonucu kestirilemez. Türkiye maceraya girmez.
Sınırları zorlayanların sorunlarını tek başına Türkiye çözüyor. Dünya bu feci gelişmelere sağır ve dilsiz!”
***
Bakan Çelik’in sözleri, ideolojik yaklaşımdan uzak gerçekçi bir değerlendirme.
Toplumun “Türkiye maceraya girmez” sözünü işitmeye ihtiyacı var…
“Ankara aceleci davranmayacak”
Washington Enstitüsü Türkiye Programı direktörü Soner Çağaptay, Türkiye’nin hassasiyetleri olduğunu, bu nedenle aceleci davranmaktan kaçınacağını belirterek “Dolayısıyla Ankara-Washington pazarlığı asıl şimdi başlıyor” diyor.
Çağaptay, Amerika’nın Sesi’ne yaptığı açıklamada Türkiye’nin önceliklerini şöyle sıralıyor:
“Birinci öncelik, Irak’ın yeniden stabilize olması. Yanı sıra Suriye’de Esad rejiminin devrilmesi stratejisinin uygulamaya sokulması.
“Birinci öncelik, Irak’ın yeniden stabilize olması. Yanı sıra Suriye’de Esad rejiminin devrilmesi stratejisinin uygulamaya sokulması.
İkinci öncelik, PKK’nın zayıflatılması.
Üçüncü öncelik, Suriye’den sığınmacı akınının kesilmesi.”
Türkiye için nelerin öncelikli olduğu tezkerenin içeriğinde de görünüyor zaten. Tezkere iki hedefe dikkati çekiyor: Esad ve PKK.
Anlaşılıyor ki Ankara, Esad rejimine karşı daha ciddi bir uluslararası ittifak oluşturulmasını istiyor. Ve bunun için de bastırıyor.
Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun, “ABD’nin Esad’ı hedef alması durumunda Türkiye’nin de karadan asker gönderebileceğine” ilişkin açıklaması bu baskının göstergesi.
Ama koalisyonun gündeminde ne Esad, ne de PKK öncelikli.
Evet, Çağaptay’ın dediği gibi, asıl pazarlık şimdi başlıyor…