Seymour Hersh deneyim sahibi, çok başarılı bir gazeteci…
Ülkesi ABD’nin yalanlarını ortaya çıkarmakta üzerine yok.
Pulitzer ödülünü de bu nedenle hak etmiş olmalı.
Son olarak, “Esad’ın kimyasal saldırı düzenlediği” yalanını yakalayıp Başkan Trump’ı köşeye sıkıştırdı.
Hersh, Amerikalı istihbarat yetkililerinin ifadelerine ve istihbarat belgelerine dayandırdığı yazısında Trump’ın “kimyasal saldırı olmadığına ilişkin raporları” göz ardı ettiğini belirtiyordu.
Alman Die Welt gazetesinde yayımlanan yazıda Hersh, Pentagon’un Suriye uçaklarının 4 Nisan’da Han Şeyhun’da bir binayı bombalayacağını ve bunun da kimyasal saldırı olmayacağını Rusya’nın verdiği istihbarattan bildiğini ifade ediyordu.
Dolayısıyla Başkan Trump da bilgi sahibiydi.
Seymour Hersh’in görüştüğü bir Amerikalı istihbaratçı olayın bu yanını şöyle anlattı:
“Suriyeliler Han Şeyhun’a saldırı planladı. Bundan kuşkumuz yok. Bunu doğrulayacak istihbaratımız var mı? Elbette var. Sarin [gazı] kullanmayı planladılar mı? Hayır. Ama Başkan [Trump] bir sorunumuz olduğunu ve bunu çözmemiz gerektiğini söyledi. İstediği şey Suriye’yi bombalamaktı.”
Başkan’a iki seçenek sunuldu. Biri Esad’ın konutunun bombalanmasıydı. Diğeri de Suriye Hava Kuvvetleri’nin El Şayrat üssünün vurulmasıydı.
Donald Trump, hava üssünü gösterdi.
Ve El Şayrat üssü Tomahawk füzeleriyle vuruldu.
Sonra da küresel çapta “Suriye, Han Şeyhun’da kimyasal saldırı düzenledi” propagandası başlatıldı.
Ne var ki, bu propagandaya inananlar azınlıkta kaldı. Çoğunluk, üzerinde bile durmadı, Washington’ın söyledikleri insanların bir kulağından girip diğer kulağından çıktı.
Saldırıdan birkaç gün sonra Beyaz Saray, gazetecilere kapalı bir basın toplantısı düzenledi. Toplantı niçin kapalıydı? ABD basınından Trump yönetiminin beklediği doğrultuda haber yapılması isteneceği için kapalıydı.
Nitekim, MSNBC kanalından sunucu Brian Williams Tomahawk’ların fırlatılış görüntüleri ekrana getirildiğinde “Çok güzel bir manzara” ifadesini kullandı.
CNN yorumcusu Fareed Zakaria’ysa füze saldırısının ardından “Trump’ın nihayet ABD Başkanı olduğu” görüşünü dile getirdi.
Seymour Hersh’in verdiği bilgiye göre New York Times ve Washington Post da dahil olmak üzere ABD’de yayımlanan 100 gazetede, Suriye’ye füze saldırısını destekleyen 39 yazı kaleme alındı.
Nisan, mayıs ve haziran… Aradan üç ay geçti. ABD medyasındaki anlı şanlı isimlerin yaptıkları konuşmalarla yazdıkları yazıların tümü çöpe gitti.
Sırada Trump olabilir mi? Çöpe gitmeyi çoktan hak etti de, onun atılmasına biçilen süre henüz daha dolmadı…
CIA, Suriye istihbaratıyla temas halinde
2012 yılında Suriye’de bir Amerikalı gazeteci kaçırılmıştı. Austin Tice adlı gazetecinin kurtarılması konusunda o yıldan bu yana ABD tarafından sürekli girişimde bulunuluyor.
Bu bağlamda Washington’la Şam arasında gizlice üst düzey temaslar gerçekleştiriliyor.
En son temas CIA Başkanı’yla Suriye Milli Güvenlik Ofisi Başkanı arasında şubat ayında kurulmuştu.
Ancak ABD’nin “kimyasal saldırı” iddiasına sığınarak Suriye hava üssüne füze fırlatması görüşmelerin tıkanmasına neden oldu.
Ama şimdi, Seymour Hersh’in yazısı, tıkanan kanalların yeniden açılmasına da yardımcı olabilir.
Çünkü artık görülüyor ki, Suriye’yi dize getirmenin enerjisi ABD ve koalisyonda tükenmiş durumda.
Kendileri için de yapacakları en iyi iş gerçeği kabul etmek olacak.
Sonra bakarsınız, Amerikalı gazeteciyi Suriye ordusuyla Pentagon ortak operasyonla kurtarırlar…