Katar’a iletilen talep listesinde belli başlı dört madde var.
İlk madde Katar’ın İran’la ilişkilerine dikkati çekiyor.
İkincisi Doha merkezli El Cezire televizyonu yayınlarının durdurulmasını, üçüncüsü Türk askeri üssünün kapatılmasını şart koşuyor.
Dördüncüsü de terör gruplarına verilen desteğin kesilmesini dayatıyor.
Katar’ın İran’la yakınlaşması ve de Türk askeri üssüne izin verilmesi bölgedeki dengeler açısından önemli olgular.
Bu konularda Suudi Arabistan, BAE, Bahreyn ve Mısır’ın hassasiyet göstermeleri normal.
Katar’la yakınlaşan İran’ın bu sayede Körfez ülkeleri sınırlarına dayanma imkânına kavuşacağını tahmin etmek için diplomat olmaya gerek yok.
Ancak, sadece Arap ülkeleri değil, aynı endişeyi İsrail’de taşıyor. Hem de hepsinden fazlasıyla…
Ve olasıdır ki, Katar krizine yol açan taleplerin dayatılmasında ortalıkta görünmese de İsrail başrolde.
*
Ayrıca İsrail’i sadece İran’ın kaygılandırdığı da kuşkulu.
İsrail, Türk ordusunun Katar’da üs kurmasından ve Katar’a asker göndermesinden de hoşnut olmaz.
ABD Başkanı Trump’ın Katar krizi konusunda, “bir öyle, bir böyle” laflar ederek saçmalaması da İsrail’in saha kenarından oyunu yönlendirmeye çalışmasından kaynaklanıyor olabilir.
Katar karşıtı ülkeler, Ortadoğu’daki terör örgütlerini Doha’nın finanse ettiğini ileri sürmüşlerdi.
Doğrudur. Ama hepsi aynı şeyi yapmışlardı. İsrail de bu gruba dahildi. Ve hepsinin de birbirinden haberi vardı.
Aslında bugün de terörü desteklemeyi sürdürüyorlar. O da bilinmeyen bir şey değil. İsrail, Suriye’de hâla IŞİD’i kollayıp koruyor.
Trump kriz patladığında Katar’a verdi veriştirdi, terörü destekliyor diye…
Olasıdır ki, Washington’ın Katar’la ilişkisinin niteliğini ve düzeyini bilmeden konuşmuştu.
Katar müttefikimiz, Katar topraklarında üssümüz var diye uyarmış olmalılar ki, birdenbire sustu, konuşmayı kesti. Baltayı taşa vurduğunu anlamıştı herhalde.
*
Ama Trump bu, dayanamamış önceki gün yine konuşmuş. Suudi Arabistan Kralı, Katar Emiri ve BAE Veliaht Prensi’yle yaptığı görüşmelerde “Bu süreçteki amaç terörizmin finansmanının sonlandırılması olmalıdır” gibisinden laflar etmiş.
İyi de, terör örgütlerinin adı verilmemiş. Örneğin, IŞİD’e finansal yardım dahil çok büyük destek verildiği biliniyor. Ancak destek veren sadece Katar değil. Suudi Arabistan da IŞİD’i, El Kaide’yi az desteklemedi… Kontrolör de ABD’ydi.
*
IŞİD’in, El Kaide’nin, El Nusra’nın adı şimdi pek geçmiyor/geçirilmiyor. Demek ki, adı telaffuz edilmeyen örgütlerin Suriye’de yapacakları daha çok iş var(!)
CIA’in eski Başkanı David Petraeus, Katar’ın geçmişte Hamas ve Taliban heyetlerine ABD’nin isteğiyle ev sahipliği yaptığını anımsatıyor.
Tamam, Doha yönetimine bir can simidi atıyor Petraeus, ama öte yandan da dünya kamuoyuna şaşırtmaca yapıyor:
Terör örgütleri Hamas ve Taliban’dır, Suriye’dekiler değildir.
*
Washington, herkesi kör âlemi sersem mi sanıyor?