Birinci haberin başlığı şöyle: “ABD’den Rusya’ya çok sert tehdit!”
Ne diyor haberde?
Rusya, İran rejimini desteklemeye devam ederse “büyük bir bedel” ödeyecektir, diyor.
Peki, bunu diyen kim?
ABD Başkanı Donald Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı H.R. McMaster.
Dolayısıyla, tüm ABD yönetimini bağlayan bir görüş bu.
Ancak bedelin niteliği belli değil.
Sadece “büyük” olacağı söyleniyor.
Neyin, ne kadar büyük olacağını da öğrenmek istiyoruz ama McMaster, tüm dünyayı merakta bırakmak için daha fazla bir şey söylemiyor.
***
Gelelim, ikinci haberin başlığına:
“Rusya’dan ABD’ye çok sert yanıt!”
Ne diyor yanıtta?
ABD’nin küstahça ve açıkça İran’ın egemenliğini ihlal ettiği, iç işlerine müdahalede bulunduğu ileri sürülüyor.
Yanıtı veren Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un yardımcılarından Sergey Ryabkov.
Amerikalı McMaster’ın etiketi Başkan’ın Ulusal Güvenlik Danışmanlığı. Bu pozisyon ABD yönetiminin en önemli ayaklarından biri.
Rusya’dan Sergey Ryabkov’un etiketiyse daha mutevazı kalıyor.
Bu da Moskova’nın, tehdidi savuran McMaster’ı aşağıya çekme, önemsizleştirme taktiği olsa gerek.
***
Sırada, asıl bomba haber var ve patlama sesi daha başlıktan duyuluyor:
“Çin Devlet Başkanı Şi’den orduya: Ölümden korkmayın, savaşa hazır olun!”
Bu ne? Nereden çıktı? Çin lideri şimdi neden böyle konuştu?
Sormakta haklısınız.
Şi Cinping gibi mülayim görünümlü bir Çin lideri, ortada fol yok yumurta yokken nasıl oluyor da 2 milyon askerin olduğu ordusuna “Savaşa hazır olun” emri veriyor, verebiliyor?
***
İlk akla geleni hemen söyleyelim: Başkan Trump’ın Ulusal güvenlik Stratejisi.
Ne yazıyordu strateji belgesinde Çin için?
1-ABD’nin Asya’daki varlığını ortadan kaldırmaya çalışıyor.
2-Veri hırsızlığı yapıyor.
3-Otoriter yönetim sistemini diğer ülkelere de yaymaya çalışıyor.
***
Doğaldır ki, Çin yönetimi, ABD’nin önüne gelene hot zot ettiği eski imparatorluk dönemine öykündüğünü düşünüyor.
O dönem çoktan geçti gitti ama Washington soğuk savaşı değilse de, onun mantığını geri getirmeye çalışıyor.
Onun mantığıyla ne yapabilir ki?
Örneğin ABD, “Çin tehdidi” diyor.
İyi de “ABD tehdidi” yok mu?
Ruslar, Trump’ın ulusal güvenlik belgesinin “Emperyalist ve tek kutuplu bir dünya düşüncesinin ürünü” olduğunu değerlendiriyorlar.
Yani ABD’yi tüm dünya için tehdit olarak görüyorlar.
***
Hem Rusların, hem Çinlilerin dünya olaylarına bakışı, olaylara yönelik analizleri ve yöntemleri farklı. Batılılar gibi değil.
ABD’nin tepesindeki seçkinler, “Dünya böyle geldi, böyle gider” diye düşünüyor olabilirler.
Bu da normaldir çünkü Venedik’le başlayan küresel liderliğin, sırasıyla Hollanda ve İngiltere’nin ardından ABD’ye geçtiği görüşü, tarihçiler tarafından kabul gören bir görüş.
***
Şimdi, tarihte ilk kez liderlik Çin’in kapısını yoklamaya başlamış durumda. Tak tak tak…
Kapının çalındığının sesi de dünyanın her köşesinden duyuluyor.
ABD, herkesin kulaklarını tıkamaya çalışsa da duyuluyor işte…
Ve öyle anlaşılıyor ki, Washington panikte.
***
Sistemin devam etmesi olanaksız tabii. Belki de paniğin nedeni budur.
Ama ABD’nin, yapacağı şey “hır çıkarmak” olmamalı.
Tehdit geldikçe Şi Cinping ordunun askerlerine şu sözleri tekrarlamaktan geri kalmayacaktır:
“Ne zorluklardan ne de ölümden korkun. Askeri modernleşme çabalarını gerçek savaş eğitimleriyle hızlandırın. 2050 yılına kadar dünya standartlarında bir ordunun kurulması hedefiniz olsun.”
***
Şu unutulmamalı: Rakip ABD’yse Rusya’yla Çin arasında uzlaşamadıkları bir çelişki olmaz.