ABD’ye sorarsanız Suriye’nin egemenliğini, toprak bütünlüğünü ve ulusal birliğini tanıdığını söyleyecektir.
Ama gelin görün ki, terör örgütleri PKK/YPG’yle birlikte Fırat’ın doğusunu Suriye topraklarından koparabilmek için her şeyi yapıyor.
Tabii Türkiye yakından izliyor Pentagon’un Suriye’nin kuzeyindeki faaliyetlerini; onu bildikleri için sık sık terör örgütlerinin adını değiştiriyorlar.
En son ne diyorlardı? SDG. Yani Suriye Demokratik Güçleri.
*
Geçen gün Ankara’da ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey’e Savunma Bakanı Hulusi Akar tarafından Türkiye’nin hassas olduğu konular bir kez daha altı çizilerek anlatıldı.
Türkiye, ülkenin güneyinde terör koridoru oluşturulmasına asla izin vermeyecekti.
ABD, terör örgütleri PKK/YPG’yle işbirliğine son vermeliydi.
ABD askerleri, teröristleri koruyor ve perdeliyor algısına yol açılmamalıydı.
ABD, Suriye sınırına gözlem noktaları kurmaktan vazgeçmeliydi.
Kısaca söylersek Türkiye, ABD’nin Kuzey Irak planında düştüğü hataya Kuzey Suriye’de düşmek istemiyordu.
Bu, Türkiye için ulusal güvenlik sorunuydu.
*
İlginçtir, James Jeffrey Ankara’dan ayrıldıktan sonra PKK/YPG’den bir açıklama geldi. Açıklamada, ABD’nin uçuşa yasak bölge oluşturma planının memnuniyetle karşılanacağı belirtiliyordu.
ABD, 1991 yılında yaşanan Körfez Savaşı’nın ardından Irak’ın kuzeyini kapsayan bölgeyi, Türkiye’nin de onayını alarak, uçuşlara kapatmıştı.
Demek ki, Washington geçmişteki politikalarının bir benzerini Suriye’nin kuzeyinde de uygulamak için fırsat kolluyordu.
Ama bu kez öyle olmayacaktı; Türkiye aynı hatayı tekrarlamayacaktı.
*
ABD, İsrail’in rahatını düşünüyor.
PKK/YPG’yle ikinci bir İsrail oluşturulursa Tel Aviv bölgenin astığı astık, kestiği kestik bir başkenti haline gelir.
Örneğin, İran’dan Hizbullah’a silah geldi diyerek Lübnan’a saldırabilir.
Söylüyor da zaten, “İran’dan silah transferine yönelik bir koridor oluştuğunu görmemiz halinde Lübnan’a girebiliriz” diyor, kimliliğini gizleyen İsrailli bir yetkili.
*
James Jeffrey Türkiye ve Ürdün ziyaretlerinden önce Washington’da İngiltere, Fransa, Almanya, Ürdün, Mısır ve Suudi Arabistan temsilcileriyle “Suriye’yi” görüşmüş, bu arada Astana görüşmelerinin başarısız olduğunu ileri sürerek, “Astana’nın fişini çekme zamanı geldi” şeklinde bir ifade kullanmıştı. Tabii tepki çekmişti.
Ankara’da sorulduğundaysa “Astana süreci işliyor, bir sorunumuz yok” diyerek “u” dönüşü yapmıştı.
Aslında sorun vardı tabii. Hem de önemli bir sorun. Astana, Türkiye, Rusya ve İran’ı yan yana getiriyor.
Bu ittifak yeteri kadar can sıkıcı değil mi, Washington için?
“Astana’nın fişini çekme zamanı geldi” ifadesi Türkiye’nin o ittifaktan ayrılması anlamını içeriyor. ABD’nin istediği bu.
*
Peki, bunu neden istiyor?
Çünkü ABD, İsrail ve Avrupalı ortaklar karşısında Astana üçlüsü dimdik ayakta duruyor.
O üçlünün yanına Irak’la Suriye’yi de koyarsak ne olur?
Uykuları kaçar. Geceleri uyuyamazlar…