BM’deki Filistin tasarısı oylaması dünyayı iki kampa ayırdı. Ya da dünya zaten iki kampa ayrılmıştı da oylama bu durumu daha da somut hale getirdi.
ABD, İngiltere, Avustralya ve Güney Kore bir yanda; Rusya, Çin, Fransa, Arjantin, Şili, Ürdün ve Lüksemburg ise diğer yandaydı.
Sonuçta, İsrail’in işgal ettiği Filistin topraklarından çekilmesini ve başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız Filistin devletinin kurulmasını öneren tasarı BM Güvenlik Konseyi’nde ABD’nin oyuyla reddedilmiş oldu. Bu işe tek oy yettiği için İngiltere çekimser oy kullanmayı tercih etti.
*
Filistin sorunu BM Güvenlik Konseyi’nde ele alınan ve oylamalarla reddedilen ya da kabul edilen diğer sorunlara benzemiyor. Filistin sorunu kangren olmuş bir sorun ve sorumlusu da ABD.
İsrail’in Haziran 1967’den sonra işgal ettiği topraklardan çekilmesi konusunda BM kararları var. Ne ki İsrail, yıllar boyunca ABD’nin veto silahına güvenerek kararların hiçbirine uymadı, bugün de uymuyor. Ve kimse bir şey yapamıyor. Onun için de İsrail, Filistin halkına kendi topraklarında cehennem hayatı dayatmayı sürdürdükçe sürdürüyor.
Filistin sorunu çözüme kavuşmadıkça da Ortadoğu’da barış umutları yeşermeye fırsat bulamıyor.
*
Anlaşılan şu ki ABD, İsrail-Filistin anlaşmazlığının yeni yıla devredilmesini istedi. Bu durumda, barış, Ortadoğu’ya yine uğramayacak ve kavga 2015’te de sürecek.
Herhalde büyük hesaplar, büyük çıkarlar söz konusu. Yoksa ABD bir sürü düşman kazanmayı da göze alarak, “İsrail” riskini yıllardan beri sırtında neden taşısın ki?
Filistin ICC kartını açtı
BM Güvenlik Konseyi’ndeki olumsuz sonucun ardından Filistin yönetimi Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne (ICC) katılma başvurusunda bulunmaya karar verdi.
Amerika’nın Sesi’ndeki habere göre BM’deki Filistin temsilcisi Riyad Mansur ICC üyeliği için başvurunun İsrail’e karşı savaş suçu iddialarını gündeme getirmenin yolunu açacağını bildirdi.
Cenevre öldü, sıra Moskova’da
Suriye krizinin çözümü için ABD ve BM liderliğinde Cenevre’de düzenlenen barış görüşmeleri başarısızlıkla sonuçlanınca devreye Moskova girdi.
Şimdi “Suriye muhalefeti” Rusya ile ilişkiye geçerek Esad’la barışmanın yollarını arıyor.
Olasıdır ki, ABD de Moskova’nın girişimlerini destekliyor.
Çünkü BM resmen işin içinde; Özel Temsilci Steffan de Mistura’nın Moskova’da bu ay yapılması planlanan görüşmelere katılacağı ve Ban Ki Moon’u temsil edeceği bildirildi.
BM ve ABD’nin başaramadığı Suriye krizinin çözümünü Ruslar “etkin arabuluculuk” yaparak ve “yeni bir diplomatik mecra açarak” bakalım, başarabilecekler mi?
Ama kesin olan bir şey var ki, oyunun kazananı Esad oluyor…