İsrail’le Lübnan arasındaki gerilim sönümlenecek derken Netanyahu yangına benzin dökmeye devam ediyor.
ABD destekliyor diye Tel Aviv hükümetinin pervasızlığını sürdürmesi İsrailliler için iyiye işaret değil.
Tamam, İsrail’in tankları var, insansız hava araçları var, kimbilir belki nükleer silahı da var…
Ne var ki, Ortadoğu’da yapayalnız durumda. Suudi Arabistan’ın, Mısır’ın filan destekleri İsrail’in yalnızlığını gideremez.
ABD’ye göre bölgede İran’ın vekilleri istikrarı bozmak için ellerinden geleni yapıyor.
İyi de, Lübnan hava sahasını ihlal etmek, Lübnan ormanlarında yangın çıkarmak, Hizbullah üyelerini öldürmek istikrarsızlık yaratmak değil de, nedir?
Washington’ın biraz da Tel Aviv yönetiminin aklını başına toplaması için yol göstermesi gerekmiyor mu?
2006 yılında bir ay süren çatışmalarda çoğunluğu Lübnanlı binden fazla sivilin yaşamını yitirdiğini Amerikalılar unuttular mı yoksa?
ABD, İsrail’i şımartan hareketlerden kaçınmalı ki, Netanyahu aklını başına toplasın.
*
BM’nin her defasında “itidal çağrısı” yapmasının ve 1701 sayılı karara uyulmasını istemesinin bir yararı oluyor mu acaba? Kuşkuluyuz.
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ve Lübnan’daki BM Geçici Gücü (UNIFIL) Stefano Del Col’un “azami itidal ve “sükunet” çağrılarının ABD ve İsrail’de hiç karşılığı yok.
İsrail denilince ABD kendini BM’nin de üzerinde görüyor. Tabii bu durumda İsrail de BM kararlarını hiç ciddiye almıyor.
Komşu ülkelerden hangisinin uçakları İsrail’in hava sahasını ihlal ediyor? Hangi ülke İsrail içinde operasyon yapabiliyor?
Böyle bir durumda sadece İsrail değil, ABD, İngiltere, Fransa, Almanya… Daha doğrusu Batılı ülkelerin tümü ayağa kalkar ve o ülkenin cezalandırılmasını isterler.
Örneğin, İsrail sık sık Suriye hava sahasına giriyor ve istediği yeri de vuruyor.
BM ve adını sıraladığımız ülkeler bir şey diyor mu, diyebiliyor mu? BM de dahil kimsenin sesi çıkmıyor.
Adalet, hak, hukuk, kurallar, sadece İsrail’in başına bir şey geldiği zaman mı geçerli oluyor?
*
Bakınız, daha iki gün önce İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu Batı Şeria’daki yerleşim yerlerinden birinde yeni öğretim yılının açılışını yaparken “yerleşim yerlerini genişleteceklerini” söylüyordu.
Nasıl olacak bu genişletme? Tabii ki, Filistinlilerin sahibi olduğu toprakları işgal ederek olacak.
Buna kim karar veriyor? Trump’a güvenen Netanyahu… Bu kadar basit. Ve kimse de karşı çıkamıyor böylesi bir haydutluğa.
Hatta Rusya ve Çin’in de sesini çıkarması kolay olmuyor.
Netanyahu yalanı dolanı iyi bildiği için, “Tanrı’nın da yardımıyla İsrail’in kutsal topraklarında Yahudi egemenliğini daha da artıracağız” diyebiliyor.
*
Bu konuda Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın Sözcüsü Nabil Ebu Rudeniah’ın bir yanıtı var. Şöyle: “Netanyahu’nun açıklamaları kabul edilemez. Bu durum barış, güvenlik ve istikrar açısından çok tehlikeli sonuçlar yaratır.”
İyi güzel de İsrail, Filistinlilerin topraklarını adım adım işgal ederken, evlerini ve işyerlerini yakıp yıkarken barışa, güvenliğe ve istikrara bir şey olmuyor muydu?
*
Filistin yönetimlerinin dünyayı ayağa kaldırmak için yapacakları daha çok şey var.
Filistinliler haklıyken, nasıl oluyor da, bu durumlara düşüyor, üzülmemek elde değil…