Olay Gazetesi Bursa

İran’dan korkup Suriye’ye saldırıyor

Amerikalı yetkili kişiler, İsrail’in güvenliği konusu ne zaman gündeme gelse ya İran’ı ya Suriye’yi ya da Lübnan Hizbullah’ını hedefe koyuyorlar. Arkasından da hemen, “İsrail’i korumaya yönelik bağlılığımız devam ediyor” diyorlar. Ancak bakıyorsunuz, İsrail’in güvenliğini tehlikeye sokan hep kendileri. Kimse durduk yerde İsrail’e musallat olmuyor. En son örnek ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun Tel Aviv ziyareti. […]

Amerikalı yetkili kişiler, İsrail’in güvenliği konusu ne zaman gündeme gelse ya İran’ı ya Suriye’yi ya da Lübnan Hizbullah’ını hedefe koyuyorlar. Arkasından da hemen, “İsrail’i korumaya yönelik bağlılığımız devam ediyor” diyorlar.

Ancak bakıyorsunuz, İsrail’in güvenliğini tehlikeye sokan hep kendileri. Kimse durduk yerde İsrail’e musallat olmuyor.

En son örnek ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun Tel Aviv ziyareti. Aslında Pompeo, Arap ülkelerini ziyaret etmek amacıyla Ortadoğu turuna çıkmıştı ama ilk çaldığı kapı her zamanki gibi yine İsrail oldu. Arapları ondan sonra dolaştı. (Bu ayrıntı bile ayrımcılık göstergesi değil mi?)

Pompeo ülkeden ayrıldıktan sonra İsrail’in ilk yaptığı iş (muhtemelen Washington’dan cesaret alarak) Suriye’nin beşkenti Şam’a saldırmak oldu. Bu, yeni yılın ilk saldırısıydı. Bundan önceki son benzer saldırı 25 Aralık’ta gerçekleşmişti.

O zaman da İsrail jetleri Lübnan hava sahasından dalarak Suriye’ye roket yağdırmıştı. Suriye hava savunma sistemleri de saldırıyı Rus füzeleriyle karşılamış ve bundan başarıyla çıkmasını bilmişti.

Yine aynısı oldu. Suriye ordusu İsrail füzelerinin çoğunu daha havadayken bertaraf etti. Zayiat, sadece bir mühimmat deposuydu.

İsrail yönetimlerinde ruhsal bir rahatsızlık olmalı. İran akıllarına geldiğinde Suriye’yi vuruyorlar çünkü.

Vurabiliyorsan git, İran’ı vur. Ama onu yapamıyorsun, demek ki korkuyorsun. İşte, o zaman olmuyor. O zaman tüm dünyayı karşına alıyorsun.

Zaten Filistin sorunu nedeniyle sabıkalısın, üzerine bir de Suriye/İran/Hizbullah’ı ekleyeceksin. Taşıması zor olacak ama tabii ki, sen bilirsin.

*

Eski savaş bakanı Avigdor Liberman vardı ya, geçen yıl kasım ayında istifa etmişti, Başbakan Netanyahu’nun Gazze siyasetinin çöktüğünü ileri sürmüş, geçen gün. Demek istediği şu: Günde 50 Filistinli mi öldürüyorsun? Yetmez, daha fazla öldüreceksin.

Liberman ve Netanyahu, canavarlıkta yarışıyorlar. Şimdi yanlarına Suudi yönetimini de aldılar. Veliaht Prens Selman en yakın adamları oldu.

Yapımcı da ABD. Ne ki, kendini ayrı tutuyor. Pek onlarla birlikte görünmek istemiyor ama çaresiz kaldığında aynı kare içinde poz vermek zorunda kalıyor.

*

Ya Filistin kökenli ABD’li Kongre üyesi Rashuida Tlaib’in çabalarını nasıl önleyecekler?

ABD tarihinde ilk kez yaşanıyor böyle bir durum.

Araseçimde Demokrat Parti’den Kongre üyeliğine seçilen ilk Filistin kökenli Müslüman kadın. Aynı zamanda kısa adı BDS olan “Filistin İçin İsrail’i Boykot Girişimi” eylemcisi.

İsrail’i boykot eylemlerine katılan ABD şirketlerinin yerel ve eyalet yönetimleri tarafından boykot edilmesine izin veren bir yasa tasarısı hazırlanmış.

Tasarının yasalaşması için destek veren de Florida Cumhuriyetçi Senatörü Marco Rubio… Tabii Tlaib hemen harekete geçmiş ve sosyal medyada savaş açmış.

İsrail’i boykot eden şirketlerin boykot edilmesini sağlayacak olan tasarıyı savunanlar için, “Bunlar hangi ülkeyi temsil ettiklerini unuttular. ABD’de boykot etmek bir haktır, ifade özgürlüğü ve eşitlik için tarihi mücadelemizin bir parçasıdır” diyerek müthiş bir tartışmaya imzasını atmış Rashuida Tlaib.

*

Tabii bu bir başlangıç. Bundan sonra ABD, dikensiz gül bahçesi olmayacak İsrail için…