BM Güvenlik Konseyi’nin daimi üyelerinden ABD, İngiltere ve Fransa’yla birlikte 10 ülke, Genel Sekreter Antonio Guterres’ten “İdlib” soruşturması açılmasını istemiş. Gerekçe olarak öne sürülen iddiaysa kentteki BM destekli sağlık merkezlerine yönelik saldırılar…
BM’deki verilere göre Rusya ve Suriye’nin üç aydır sürdürdüğü operasyonlarda en az 450 kişi yaşamını yitirmiş, 440 bin kişi de göç etmek zorunda kalmış.
Soruşturma çağrısına destek veren diğer BM üyesi ülkeleri de sıralayalım: En başta Almanya var. Onu Belçika, Peru, Polonya, Kuveyt, Dominik Cumhuriyeti ve Endonezya izliyor.
Sonuçta toplam 10 ülke İdlib’de sivillerin ve sivil altyapının Rusya’yla Suriye ordusu tarafından hedef alındığını ileri sürüyor.
Doğaldır ki, bu durum insani endişeler nedeniyle ciddiye alınmalı, soruşturma açılmalı.
Rusya mı, Suriye mi? İkisi birden mi? Artık kimse, kimlerse mutlaka hesabı sorulmalı.
*
Ancak… ABD, İngiltere ve Fransa’dan ve de Almanya’yla onun arkasında sıralanan ülkelerden, İsrail’in de Filistinlilere yaptıklarının hesabının sorulmasını beklemek tüm dünyanın hakkıdır.
Örnek verelim: Bir hafta önce Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas İsrail’i protesto ederek bugüne değin yapılan tüm anlaşmaları askıya aldığını ilan etmişti.
Peki Abbas’ın bunu niçin yaptığını ABD, İngiltere, Fransa, Almanya ve diğerleri hiç merak etmediler mi?
İdlib için ayağa kalkanlardan hiçbiri bunu gündeme getirmedi, getiremiyor…
İsrail, Filistinlilerin kendi topraklarında yaptığı binaları yıkıyor, İdlib için ayağa kalkanlardan hiç ses yok. Neden?
Biri çıksın da İsrail’e uyarıda bulunsun… Ama hayır! Hepsi üç maymunu oynuyor.
Abbas çırpınıyor ve çareyi ses getirecek bir karar almakta buluyor:
“İsrail’in işgal altındaki Doğu Kudüs’ün Sur Bahir bölgesinde yer alan Vadi El-Hummus Mahallesi’ndeki yıkımları başta olmak üzere Filistin topraklarındaki ihlallerini durdurması için uluslararası toplumu derhal harekete geçmeye çağırıyorum.”
*
Netanyahu Abbas’ın çağrısına çok öfkelenmiş çünkü yaptığının insanlık dışı bir eylem olduğunu o da biliyor, yıkımları bilerek yaptırıyor.
Filistinli çocukları, yaşlıları, kadınları öldürdüğü yetmiyormuş gibi onların evlerini ve işyerlerini de yerle bir ediyor.
Nasıl olsa ABD/İngiltere/Fransa üçlüsü ve diğerleri onu koruyacaktır. Bunu biliyor.
Ama sonuçta kendini kurtarabilmek için hukukun da gerekli olduğunu düşünüyor.
O amaçla da İsrail Yüksek Mahkemesi’nden bir karar çıkartıyor:
“Sur Bahir’deki bazı binaların Ayrım Duvarı’nın devamını oluşturan tel bariyerlere yakınlığı nedeniyle ‘güvenlik tehlikesi’ oluşturduğu, bu nedenle yıkımına karar verildiği, mülk sahiplerine binalarını yıkmaları için süre tanındığı…”
Tabii Filistin yönetimi bir hukuk komedisiyle karşı karşıya kaldığını görüyor ama mahkeme kararına itirazın dışında bir şey yapamıyor. Zaten Yüksek Mahkeme itirazı da reddediyor.
*
Tamam, Suriye’de soruşturma yapılsın, suç varsa ortaya çıkarılsın ve suçlular yargılansın ve cezalandırılsın
İyi de uzun yıllardır Filistin’de binlerce kez savaş suçu, insanlık suçu işleyen İsrail karşısında BM ve uluslararası toplum hep böyle sessiz mi kalacak?
*
Ya Libya’da yapılanlar… Ona yer kalmadı artık.
Libya’da yaşananlardan suçlu olanlar, İdlib çağrısı yapan ABD, İngiltere ve Fransa değil mi?