Ankara ve Moskova, Türk Akımı adı verilen yeni boru hattının teknik çalışmalarını başlattılar. Hattın Trakya’da bir geçiş merkeziyle (hub) tamamlanması öngörülüyor. Hedef 2019 ya da 2020 ve 63 milyar metreküp doğalgazın dağıtımı söz konusu…
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Türkiye ile enerji alanında stratejik bir işbirliğine girdiklerini belirterek Akkuyu nükleer santral projesini de bu kapsamda değerlendirdiklerini ifade etti.
Enerji Bakanı Taner Yıldız da, Türk Akımı’nın bir transit projesi olmayacağını ifade ederken “Belki LNG tesisleri de beraber olmak üzere bir kompakt tesis olması söz konusu. Ben bu projenin gerçekleştirilebileceğine inanıyorum” diye konuştu.
Öte yandan Mersin’de inşa edilmesi planlanan Akkuyu Nükleer Santrali’nin yapımıyla ilgili çalışmalar da devam ediyor.
Rus devlet şirketi Rosatom’un üstlendiği inşaatın 2020 yılına kadar tamamlanması ve ilk enerji ünitesinin aynı yıl devreye girmesi öngörülüyor.
Planlanan 4 ünitenin dördünün birden devreye girmesiyle yılda yaklaşık 35 milyar kilovatsaat elektrik enerjisi üretilecek. Bu miktar, Türkiye’nin şu andaki elektrik tüketiminin ancak yüzde 16’sını karşılayabilecek.
60 yıl işletme ömrü biçilen santralin toplam maliyeti 20 milyar doları bulacak.
Siyasi ilişkilerde de stratejik işbirliği mi?
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Türkiye’nin daha önce Şangay İşbirliği Örgütü ŞİÖ’ye üye olma isteğinde bulunduğunu anımsatarak, bunu olumlu karşıladıklarını bildirdi.
Lavrov, “Türkiye’nin isteği Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından Putin’e iletilmişti. Bu girişimin resmiyet kazanması halinde, biz de gereken desteği vereceğiz” dedi.
Doğalgazda Türk Akımı’nın gündeme getirilmesinin ardından siyasi ilişkilerde de yakınlaşmanın doğması sürpriz değil tabii.
Rusya bir adım atıyorsa Türkiye de bir adım atıyor ve iki ülke birbirine biraz daha yaklaşıyor…
Moskova’da Gorçakov Vakfı… “Gelecek Adına Diyalog-2014” başlıklı bir konferans düzenlemiş vakıf. 20 kadar ülkenin temsilcilerinin katıldığı konferansta ilk kez Türkiye, Hindistan ve İran da var.
Lavrov konuşurken, bunun altını özellikle çiziyor ve Gorçakov Vakfı’nın yeni katılımcılarla genişlemesinden memnuniyetini dile getiriyor.
Suriye politikasında da yakınlaşma var mı?
Erdoğan ve Putin’in Ankara’daki ortak basın toplantısında Suriye lideri Esad’ın durumu konusunda tam bir anlaşmazlık içinde oldukları görülmüştü.
Ne var ki, Rusya’nın Sesi’nin, Putin’in ziyaretini izleyen gazetecilerden derlediği bilgiler “kapalı kapılar ardındaki görüşmelerin o kadar da gergin geçmediği” yönünde.
Örneğin, Suriye yönetimi ile muhalefetinin Moskova’da bir araya getirilmesine ilişkin Putin’in önerisine Ankara kapıyı kapatmamış.
Öte yandan Ankara’nın İran-Türkiye-Rusya üçlüsü olarak Suriye sorununu masaya yatırma önerisine de Putin kapıyı kapatmamış.
Yani her iki taraf da birbirlerinin Suriye sorununa yaklaşım tarzlarına saygılı ve duyarlı tutum almış.
Putin’in temaslarının arkasından AB yönetimiyle İngiltere ve İtalya başbakanlarının Ankara ziyaretleri, bu durumda, daha bir anlam kazanıyor.