İkisi de bu hafta içinde gerçekleşti…Birincisi Çin’le Pakistan arasında varılan 46 milyar dolarlık yatırım ve askeri işbirliği anlaşmalarının imzalanmasıydı.
İkincisi ise Endonezya’nın başkenti Cakarta’da toplanan Asya-Afrika zirvesine Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in damgasını vurmasıydı.
Çin lideri önce Pakistan’a geçti ve orada kaldığı iki gün içinde hem parlamentoda bir konuşma yaptı, hem de Pakistan Cumhurbaşkanı, Başbakanı ve ordunun üst düzey komutanlarıyla ayrı ayrı görüşmelerde bulundu.
Tamamen Çin’in finanse edeceği 46 milyar dolarlık yatırım projeleri, alt yapı ve enerji alanlarıyla Kaşgar’dan başlayıp Arap denizi kıyısındaki Gwadar Limanı’na uzanan ‘ekonomik koridor’oluşumunu ve 8 adet denizaltı alımını kapsıyor.
İran sınırına yakın Gwadar Limanının işletme hakkını Çinli firmalar almışlar. Pakistanlı yöneticilere göre bu liman kenti gelecekte Singapur, Hongkong ve Dubai gibi bir kente dönüşecek.
Şi Cinping’in şu sözleri, Pekin yönetiminin Pakistan’la ilişkilere verdiği değeri ve önemi gayet açık bir şekilde vurguluyor:
-“Pakistan’ın, Çin’in desteği ile her sorunun üstesinden geleceğine inanıyoruz.”
-“Pakistan tarihi bir kalkınma şansı yakalıyor. Sayın Başbakan Navaz Şerif’in ülkesini ekonomik olarak ‘Asya kaplanı’ haline getirme vizyonunu ve çabalarını takdir ediyorum.”
-“Pakistan’ın toprak bütünlüğünü ve egemenliğini her zaman koruyacağız.”
-“Teröre karşı hep ön cephede yer alan Pakistan’ın bu mücadeledeki kapasitesini artırmak için destek olacağız.”
Anlaşılan Çin, olağanüstü bir programla atak yaparak Pakistan’ı kendi yörüngesine sokuyor, dili ve kültürüyle beraber… Her yıl belli sayıda Pakistanlı genç Çin’de eğitim görecek, Çince öğrenecek ve kültürel iletişim artırılacak.
Şi Cingping, Pakistan ziyaretinin ardından Asya-Afrika zirvesine katılmak için Endonezya’ya uçtu.
Başkent Cakarta’da 100 ülke ve uluslararası örgütten liderlerle temsilcilerin katıldığı zirveye Çin Cumhurbaşkanı’nın çağrısı damga vurdu.
Şi Cingping, “işbirliği ve ortak kazanca dayalı yeni tip uluslararası ilişkilerin kurulması, daha adil ve rasyonel bir dünya düzeninin ve sisteminin oluşturulması” çağrısında bulundu.
Japonlar da, Şi Cingping’in önerilerini “Asya ve Afrika’nın yeni sesi” olarak yorumladılar.
Fransa’nın Libya’ya saldırısını Hollande unutmuş olabilir mi?
Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande, Akdeniz üzerinden Avrupa’ya gelen göçmenlerle ilgili soruna değinirken Libya’daki durumun önemine işaret ederek “Libya artık yönetilemeyen, nakavt olmuş bir ülke” diyor ve ekliyor: “Dünya Libya’da yaşananlara duyarsız kalamaz. Avrupa Birliği eski hatalarını düzeltmelidir. Zira Libya müdahalesinden bu yana gereken durum analizi yapılmamıştır.”
Demek ki, Fransa Cumhurbaşkanı’nın belleği çok zayıf… Ya da, yaşananların ne olduğunu anlamakta, kavramakta çok yavaş… Libya’ya kimin ne yaptığını hâlâ öğrenebilmiş değil ki, tüm AB ülkelerinin sorumlu olduğunu sanıyor.
Oysa asıl sorumlu, hatta suçlu üç devlet var: Başta Fransa, sonra İngiltere, sonra da ABD. Yardakçılık yapan ülkeler de var tabii ama sorumluluk üçünde.
Hollande bunu bilmiyorsa Nicolas Sarkozy’yi çağırıp sorabilir.