On yıldır iktidarda olan Serj Sarkisyan bir “Kadife Devrim”le alaşağı edildi. Çok da sürmedi. İki hafta içinde Ermeni lider pes etti. Kendisine karşı gösterileri örgütleyen muhalefet lideri Nikol Paşinyan’ın haklılığını da kabul etti. Olayın görüntüsü böyleydi.
Peki gerçek neydi? Gerçek, Ermenistan’ın Rusya’nın kontrol alanından çıkarılması ve Batı’nın kontrolüne alınması olayıydı.
ABD ve AB’ye göre Sarkisyan’ın büyük kabahatleri vardı.
Örneğin Ermenistan lideri, Moskova’yla askeri ortaklık oluşturmuş ve Ruslara bir hava üssü vermişti.
Sarkisyan’ın bir diğer büyük kabahati de, AB’yle ortaklık anlaşması görüşmelerini yarım bırakarak Erivan’ı, ŞİÖ’nün Avrasya Ekonomik Birliği üyesi yapmasıydı.
İran’la yakınlaşma da büyük kabahatler arasındaydı.
Tahran yönetimleri Dağlık Karabağ sorununda en başından bu yana Ermenistan’ı destekliyorlardı.
Bunun nedeni de Azerbaycan’ın İsrail’le olan yakınlığıydı.
Erivan-Tahran dostluğu bu durumu dengeliyordu.
Peki, şimdi Ermenistan, Rusya’dan koparak Batı yanlısı bir ülke hâline gelecektir diyebilir miyiz? Diyemeyiz. Çünkü Erivan’ın Moskova’yla ilişkilerini kesmesi değil azaltması bile olanaksız. Nedeni şu: Ermenistan ekonomisinde tüm kritik sektörlerde Rusya’nın ağırlığı var. Sadece ekonomide ve güvenlikte de değil, kültürel yaşamda da yakın durumdalar.
Batı’dan kadife devrime açıkça sahip çıkanın olmayışı, AB’nin her iki tarafa “sorumlu davranılması” çağrısında bulunması, Ermenistan’ın içinde bulunduğu hassas durumdan kaynaklanıyor diyebiliriz.
Ne var ki, Erivan’ın çok özel bir operasyonla karşı karşıya kaldığını ileri sürmek yanlış olmaz…
Suriye’yi yıkanlar şimdi inşa etmekten söz ediyorlar
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, ABD’nin Suriye’deki askerlerini planlanandan önce çekmemesini istiyor Başkan Donald Trump’tan.
Macron, “Orada kalmalıyız, Fransa ve ABD olarak, meydanı İran’a bırakmamalıyız. Ve birlikte Suriye’yi yeniden inşa etmeliyiz” filan gibi laflar ediyor.
Ama şunu sormuyor: Suriye’yi bu hâle kimler getirdi? Yanıtını veremeyecek çünkü.
Ancak hazır Washington’dayken, 23 Nisan tarihli Washington Post gazetesinde Rakka’daki son durumu aktaran özel haberi okursa ve birazcık vicdanı varsa sadece kendinden değil ABD’den de utanacaktır.
Haber Rakka’nın, Pentagon ve YPG tarafından yerle bir edilişini anlatıyor.
Şubat ve Ekim 2017 arasındaki hava operasyonlarında 11 bin bina çok büyük hasar görmüş. Amerikalı komutanlara göre de Rakka’yı IŞİD’in elinden almak için verilen savaş, 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana bir kent merkezinde meydana gelen en ağır ve en yoğun savaş olma özelliği taşıyormuş.
WP’nin haberinde kent halkının tepkisi de dile getiriliyor: “Kentimizi Amerika yıktı ama şimdi yeniden inşa etmeye yanaşmıyor.”
YPG’liler artık neler uydurduysa… ABD kenti yeniden imar mı edecek dediler, nedir?
Ne var ki onlar artık savaş suçlusu. Çünkü üç ülkenin de, onların yardakçılarının da ellerinde Suriyeli kanı var.