IŞİD nedir, ne değildir, anlamak için El Kaide’nin Afganistan’da nasıl üretildiğini bilmek gerek.
Tabii işin başında, bugün Suriye’de olduğu gibi, ABD öncülüğünde bir koalisyon var.
Afganistan toprakları da laboratuvar…
Bin Ladin bu laboratuvarın ürünü…
New York’ta yaşananlar belleklerde tazeliğini koruyor.
*
IŞİD’de öyle. O da Suriye laboratuvarında yetiştirildi.
Yetiştirenler de Kaide’nin yaratıcıları, yani aynı koalisyon…
Ama sonuç, yine trajedi…
IŞİD de, bombardımana tutulunca, Kaide gibi bumerang oldu, gitti Paris’i vurdu.
*
Hollande, IŞİD saldırılarını savaş nedeni sayıyor.
Selefi Sarkozy de “Fransa topyekûn savaş ilan etmelidir” diyor.
İyi de, savaş hangi orduya karşı, nerede, nasıl ilan edilecek?
Libya’da olanları kimse unutmadı… Libya ordusunun silahlarını Suriye’deki terör örgütlerine kimler sevk etti, o da unutulmadı. Tarih, onu da bir kenara kaydetti.
Fransa’nın önce kendisiyle hesaplaşması yararlı olmaz mı?
*
Liderler tepkili, IŞİD’e lanet okuyan mesajlar, dayanışma, paylaşma vesaire… Çoğu klişe…
Ama “doğrular” akıllarından geçmiyor değil.
Paris saldırılarının terörizme verdikleri destekle bağlantılı olduğunu bal gibi biliyorlar.
*
Şimdi tüm Avrupa panik içinde… Ve tüm başkentler. Tiran bile…
Meğer IŞİD’in Arnavut militanları Kırmızı Tugaylar adıyla bir birim oluşturmuşlar.
Paris’ten sonra sıra Tiran’da diyerek Arnavutluk İçişleri Bakanı Sami Tahiri’ye elektronik mesaj atmışlar.
Cumhurbaşkanı Buyar Nişani acil olarak Ulusal Konseyi toplantıya çağırmış.
*
İngiltere Başbakanı David Cameron kaderine razı olmuş gibi… Bakın ne diyor: “Paris saldırıları planlama ve koordinasyonda yeni bir düzeye çıktıklarını ve çok sayıda hayata mal olacak saldırılar konusunda ne kadar hırslı olduklarını gösterdi. Tamam, güçlüyüz ve hazırlıklıyız ama İngiltere’de biz de aynı tehditle yüz yüzeyiz.”
Belli ki, Cameron şoku atlatamamış. Ama herkes öyle…
*
IŞİD, Avrupa’yı perişan etti. İki büyük savaşta yaşanan yenilgiler belleklerde yeniden canlandı, insanlar ruhsal çöküntüye girdi.
Vatikan’daki Papa bile soğukkanlılığını yitirerek “Üçüncü Dünya Savaşı” filan demeye başladı.
*
Neyse ki, “Suriye” toplantısından gelen iyi haber, acıları dindirmese de, tüm başkentlere rahat bir soluk aldıracak gibi görünüyor.
İyi haber şöyle: Viyana’da uzlaşma sağlandı ve adı konulmasa da “Esad’lı çözüm” sürecine girildi.
Keşke, Suriye uzlaşması daha önce sağlanabilseydi…