Yunanistan’ın yeni Başbakanı Aleksis Çipras agresif bir oyuncu olacağının ilk işaretlerini verdi:
Limanların, enerji şirketlerinin ve demiryollarının özelleştirilmesine dur dedi.
Troyka’nın talebiyle işlerine son verilen binlerce kamu görevlisinin geri dönmesini gündeme getirdi.
Ve de ayrıca Rusya’ya yeni yaptırımlar konusunda uyarıda bulunan AB Konseyi kararına (Kıbrıs Rum kesimiyle birlikte) tepki gösterdi. (Anımsatma: Çipras daha önce de AB üyelerini, Ukrayna’da neonazilerin de yer aldığı hükümete destek vermekle suçlamıştı.)
Çipras’ın sert çıkışıyla Atina sarsıldı, piyasalar çakıldı, AB’yi bir düşüncedir aldı.
*
Çipras’tan beklenen en önemli çıkış, Almanya’dan 2. Dünya Savaşı için tazminat talep etmek olacak.
Peki, Çipras bunu yapar mı? Yapar. Atina’da, Berlin’den alınacak tazminatla ekonominin düze çıkarılacağına ilişkin bir görüş var çünkü.
Aleksis Çipraz, “Almanya’nın bize ödeyeceği tazminat, Yunanistan’ın şu dönemdeki borçlarını kapatmaya yeter” diyor.
Tartışılan miktar ise Nazi kamplarında yaşamını yitiren 500 bin Yunanlı için 162 milyar Euro. Bu da ülke borcunun yaklaşık üçte ikisini karşılıyor.
*
Öte yandan bugüne değin yabancı liderlerle iletişimini telefonla kuran Almanya Başbakanı Angela Merkel, Çipras’ı çoktan demode olan telgrafı kullanarak kutluyorsa, demek ki, o da çok öfkeli.
Merkel şunu da biliyor: Yunan halkı reform adı altında ülkede uygulanan tasarruf politikalarıyla artan işsizlikten, yoksulluktan, açlıktan, intiharlardan Berlin’i sorumlu tutuyor.
*
Atina’nın dün aldığı kararlar AB’ye danışmadan aldığı kararlardı. Oysa AB üyeleri ortaklarla görüşmeden radikal kararlar alamazlar.
Tabii tersi de geçerli…
Örneğin, AB Rusya’ya yaptırımların süresini uzatacak ve kapsamını genişletecek bir karar mı almak istiyor, tek bir üyenin bile itirazı olmamalı. Çünkü AB’de kararlar 28 üyenin oybirliğiyle alınıyor.
Bu durum, sadece ekonomide değil, politik kararlar için de böyle.
O zaman yaptırımlarda ABD yalnız kalır.
Yanı sıra AB içinden Atina’nın peşine takılacak başka üyeler de çıkabilir.
Ne ilginçtir ki, Yunanistan seçimleri, Batı’nın yaptırımlarından bunalan Rusya’ya can simidi oldu.
*
Peki, bu gidişat karşısında AB ne yapacak?
Çaresiz, Siriza’yla masaya oturacak.
Bu durumda Çipras, her istediğini kuşkusuz alamayacak; ama Troyka’yla ekonominin canlandırılması konusunda yeni bir müzakere süreci başlatması bile başarı sayılacak.
İşte o zaman, borçların ödenebilir koşullara göre yeniden yapılandırılması olanaklı hale gelebilecek.
Siriza liderinin şu anda AB’den istediği de bundan fazlası değilmiş gibi görünüyor.
*
Yunanistan’da çok ilginç bir deneyimle karşı karşıyayız.
Ülke hem kendini kurtarmaya, hem Euro bölgesinin çöküşünü önlemeye çalışıyor.
Sadece AB değil, ABD, IMF ve merkez bankaları da bu durumda sınavdan geçiyor aslında.
Bakalım önümüzdeki günler ne gösterecek…