Kaşıkçı cinayeti soruşturması için BM nihayet harekete geçilmesi için bir adım attı.
Gerçi ilk aşamadaki soruşturma tam bir BM soruşturması olmayacak ama en azından olumlu bir başlangıç sayılacak.
Söz konusu soruşturmayı özel bir raportörle iki yardımcısı gerçekleştirecek ve olay nedeniyle “adı geçen kişilerin ve devletlerin cinayetteki sorumluluklarının boyutları” incelenecek.
Raportör ve yardımcılarının doğaldır ki, ilk durağı Türkiye olacaktı ve öyle de oldu.
Yargısız ve keyfi infazlar Raportörü Agnes Callamard dün Ankara’da Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu tarafından kabul edildi.
Görüşmeye raportörün biri hukukçu, diğeri tıp doktoru iki yardımcısı da katıldı.
Ankara’dan başlayan ve İstanbul’da devam edecek olan soruşturma çalışmaları ilgili tüm başkentlerde yakından izlenmeye alındı.
Bu arada, BM’nin attığı adımın yetersiz kalacağını ileri sürenler de seslerini yükseltmeye başladı.
Örneğin New York merkezli İnsan Hakları İzleme (HRW) Örgütü’nün Başkanı Kenneth Roth, böyle düşünenlerin arasındaydı. Roth, özel raportörün yapacağı çalışmaların yetersiz kalacağını, onun yerine BM soruşturması açılması gerektiğini savunuyordu.
HRW Başkanı’nın bu savunmayı yaparken BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’i suçlaması da dikkatlerden kaçmadı.
Roth, Guterres’in “Suudileri kızdırmak istemediği için BM soruşturması açtırmaktan kaçındığını” ileri sürdü.
Guterres de bu tür iddialara yanıt verirken, kendisinin Kaşıkçı cinayeti soruşturmasını başlatmak gibi bir yetkisinin bulunmadığını ve henüz hiçbir ülkeden resmi başvuru yapılmadığı için bu yönde bir adım atılamadığını bildirdi.
Öte yandan cinayetin arkasında Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın bulunduğuna ilişkin çok sayıda kanıt olduğunu belirten Kenneth Roth, özel raportör Callamard’ın Türkiye ziyaretinde en azından “emri kimin verdiğinin” ortaya çıkarılabileceğini ve bundan umutlu olduğunu ifade etti.
Bilindiği gibi Türkiye, hem Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın hem de Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun yaptığı açıklamalarla, Kaşıkçı cinayetinin aydınlatılması için epeydir BM soruşturması talebinde bulunuyor.
İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün görüşünün de bu yönde olması Ankara’nın önerisine güç katıyor.
Tam bir barbarlık: Cesedi parçalayıp yok ettiler
Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın Riyad’ın İstanbul Başkonsolosluğu’na girdiği ve bir daha çıkmadığı tarih 2 Ekim 2018’di.
Ortadoğu’nun etkin kalemleri arasında yer alan Kaşıkçı, son olarak Washington Post yazarları arasına katılmıştı.
Bu arada Türkiye’de nişanlanmış ve evlilik hazırlıklarına başlamıştı.
İşlemler için gittiği Suudi Arabistan Başkonsolosluğu’ndan bir daha geri dönmemiş, katledildiği ortaya çıkmıştı.
Öldürülen Kaşıkçı’nın cesedinin başkonsoloslukta parçalanarak Suudi Arabistan’a taşındığı ve orada yok edildiği iddiaları nedeniyle tüm dünyanın gözü Riyad’a çevrilmiş, ne ki Veliaht Prens Selman üç beş adamını “Cinayeti bunlar işledi” diyerek tutuklatmış, cesedin parçalarını da yok ettirmişti.