Venezuela’da Trump’a güvenerek kendisini Devlet Başkanı ilan eden Juan Guaido meşruiyet kazanabilmek için olmadık girişimlerde bulunuyor.

Örneğin, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’e Venezuela Devlet Başkanı sıfatıyla bir mektup göndermiş.

Mektupta Guterres’ten Venezuela halkına BM yardımı talep ediyor. Sanıyor ki, BM Genel Sekreteri kendisini meşru bir lider olarak muhatap alacak ve yardım sözü verecek.

Öyle anlaşılıyor ki, Guaido, daha BM’nin ne olduğunu, nasıl işlediğini de bilmiyor.

Evet, Guterres, Guaido’nun mektubuna yazılı bir yanıt veriyor.

Yanıtını da BM Sözcüsü Stephane Dujarric’ten dünya kamuoyuna açıklamasını istiyor. Yanıt şöyle:

“BM, Venezuela’da insani yardıma ihtiyaç duyulan yerlere yardım götürmek ve bu yardımları artırmak için hazırdır.

Ancak, bunun için [Venezuela] hükümetinin rıza ve işbirliğinin olması gerekmektedir.

Ayrıca bir ülkenin [Bir liderin] meşruluğunun tanınması, Genel Sekreter kararıyla değil üye ülkelerden oluşan BM Genel Kurulu’nun ve BM Güvenlik Konseyi’nin aldığı kararlar çerçevesinde mümkündür.”

*

İlginçtir, Guterres mektubun aslının Venezuela’nın BM Daimi Temsilciliği’ne, [Yani Maduro hükümetine] bir kopyasınınsa Juan Guaido’ya gönderilmesini istiyor.

Demek oluyor ki, BM kurallar ve ilkeler gereği Venezuela’da Maduro yönetimini tanımaya devam ediyor.

Guterres, Venezuela’daki siyasi ve ekonomik krizin çözümü için taraflara çağrıda bulunuyor, bağımsız ve şeffaf bir soruşturma yapılmasını öneriyor.

Öte yandan BM’nin Venezuela Özel Raportörü İdris Jazairy, ABD’nin Venezuela Devlet Petrol Şirketi PDVSA’ya yaptırım uygulamasına tepki göstererek tüm ülkeri “BM tüzüğü uyarınca, BM Güvenlik Konseyi tarafından onaylanmadıkça Venezuela’ya yaptırım uygulamaktan kaçınmaya” çağırıyor.

*

Ancak şu durumda böylesine uyarılar Washington için hiçbir şey ifade etmiyor. Trump ve adamları kafaya takmışlar, Maduro’yu devirip Guaido’yu iktidar koltuğuna oturtacaklar ve petrolü Amerika’ya akıtacaklar.

Bunu başarabilmek için de ABD’ye karşı çıkan kim varsa hepsini tehdit ederek sindirmeye çalışıyorlar.

Dışişleri Bakanı Pompeo’nun BM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada sarfettiği şu laflara bakalım:

“Ya özgürlük güçleriyle beraber olursunuz ya da Maduro’yla işbirliği yaparsınız.”

Trump döneminde ABD’nin ağzından çıkan böyle laflar hiç etkileyici olmuyor. Bir anlayabilseler…

*

Kalkıyorlar Türkiye’yi tehdit ediyorlar. Neymiş, Venezuela’yla ticaret yapıyormuş. ABD’nin yaptırımlarını eğer ihlal ediyorsa külahlar değişirmiş.

Türkiye’ye açıkça Maduro’ya desteğini kes diyemiyorlar, yaptırımlardan dolanarak ayar vermeye çalışıyorlar.

Aslında Trump yönetiminin hesabı şöyle:

Darbeyle birlikte Venezuela petrolleri ABD şirketlerinin eline geçerse Trump ekonomiyi uçurur. Hedef bu!

Venezuela halkı açmış, sefalet içindeymiş, kurtarılması gerekiyormuş. Tabii bunlar işin hikâye tarafı.

*

Ama ne yazık ki, dünyayı hep böyle aldatıyorlar.

Dünya da hemen her dönemde ABD gelsin, aldatsın diye öyle bekliyor.