Başkan Barack Obama’ya göre, Orlando saldırısının dışarıdan yönetildiğine ilişkin bir kanıt yok.
Eylem, “ABD içindeki aşırıcılığın bir ürünü” olarak görünüyor. Yani saldırı büyük bir planın parçası değil.
Bu bir teselli nedeni olabilir mi?
Obama, çaresizlikten olsa gerek, katliamı, bireysel bir eylemin sonucuymuş gibi değerlendirerek toplumsal endişeyi hafifletmeye çalışıyor.
Sorun şu ki, saldırganın kullandığı silahın Florida’yla birlikte bazı eyaletlerde satışı serbest, yani yasal, yani yapılacak bir şey yok.
Ama şu var: Saldırgan, katliamı gerçekleştirmeden önce polise telefon açarak “IŞİD’e bağlılığını” bildirmiş.
Tamam, saldırgan tek başına hareket etmiş olabilir. Diyelim doğrudur. Ne var ki, esin kaynağının IŞİD olduğu çok açık. Yetmez mi?
Trump’a tebrik yağıyor
“İslamcılar ABD’de bir saldırı düzenlerse Trump’ın eli güçlenir” diyenler, haklı çıkacak gibi görünüyor.
Cumhuriyetçilerin başkan adayı Donald Trump, Orlando saldırısının ardından tebrik yağmuruna tutulduğunu belirterek, “Radikal İslamcı terör konusunda ne kadar haklı olduğum şimdi daha iyi anlaşıldı. Sizden uyanık olmanızı ve daha katı davranmanızı istiyorum” diye konuştu.
Belli ki, katliam, başkanlık yarışında bir seçim propagandasına dönüştürüldü Cumhuriyetçiler tarafından.
Demokratların adayı Hillary Clinton’ınsa bugün bir konuşma yapması bekleniyor.
Amerikalılar yaklaşan tehlikenin farkında mı?
Katliamın Suriye’ye etkisi
Orlando trajedisi IŞİD için sonun başlangıcı sayılmalı.
ABD’yi ayağa kaldırdı çünkü.
Kuşkusuz Suriye’deki dengeleri de etkileyecektir, bu değişim.
Örneğin, IŞİD’e destek olan ülkelerle gruplara karşı Şam’ın eli daha da güçlenecektir.
Lübnan’da, Esad karşıtı Saad El Hariri’nin “Suriye’deki gelişmeler konusunda yenilgiye uğradık” itirafı, bir işarettir.
Hariri, iç savaşın başladığı dönemde, ABD öncülüğündeki koalisyonun sözcüsü olarak Şam’a gitmiş ve Suriye liderinden çekilmesini istemişti. Esad, “Hayır” dediği için de çok öfkelenmişti.
Şimdi pişman. Ve itirafı da tarihsel nitelikte…
İsrail, Rusya’dan izin istiyor
Uçak düşürme olayından sonra Rusya S-400 füzeleri yerleştirmişti ya Suriye’ye… Meğer Türkiye’den çok İsrail’in canı sıkılmış bu işe.
İsrail uçakları, Lübnan ve Suriye hava sahalarına giremez olmuşlar.
Şimdi ortaya çıkıyor ki, İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’den izin istemiş.
Bu amaçla Moskova’yı ziyaret eden Netanyahu, Putin’e “ülkesinin ulusal güvenliği için savaş uçaklarının Suriye ve Lübnan semalarında uçması gerektiğini” savunarak ayrıcalık tanınmasını talep etmiş. Putin, ne yanıt vermiş bilinmiyor.
Ama Netanyahu’ya eşlik eden İsrail Göçmen Bakanı Zeev Elkin’in bir itirafı var ki, Suriye’nin geldiği noktayı özetliyor:
“Bugün Suriye güçlerini yöneten ABD değil Rusya’dır. Eğer uçaklarımızın Suriye ve Lübnan üzerinde serbestçe uçabilmesini istiyorsak ve güvenliğimize özen gösteriyorsak Rusya’ya gitmemiz gerekiyor.”