Avrupa’da Yahudiler huzursuz…
Nedeni, Paris’te Charlie Hebdo katliamının uzantısı olarak bir Yahudi marketine düzenlenen saldırı.
Ama tek başına değil. Onun ardından gelen iki saldırı daha var: Danimarka’nın başkenti Kopenhag’daki bir sinagogla bir Yahudi kültür merkezine yönelik saldırılar…
Ve İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’nun Avrupa’daki tüm Yahudilere yaptığı çağrı: “İsrail’e dönün!”
***
Kimler suçlanıyor? Tabii ki Müslümanlar…
IŞİD ya da El Kaide filan da demiyorlar, doğrudan hedef alınan Avrupa’nın Müslüman toplumları…
Hemen tüm analizlerde “Antisemitizmin özellikle Müslüman gençler arasında yaygınlaştığı” ileri sürülüyor.
Almanya’dan bir örnek: Almanya Yahudileri Merkez Konseyi Başkanı Josef Schuster, Müslümanların yoğun olduğu yerleşim bölgelerinde Musevi erkeklerin kipa takmamalarını öneriyor.
Niçin? Kipa Müslümanları “tahrik” edebilir. Yani Müslümanlar Yahudilere saldırabilir.
***
İyi de, 2013’te Almanya’da Yahudilere yönelik 1275 eylem yapılmış. Bu eylemlerden sadece 57’sine Müslümanlar neden olmuş. Kalan 1218 eylem Alman aşırı sağının işi olarak resmi kayıtlara girmiş.
Bu durumda, Musevi erkeğin başında kipa gören Müslüman’dan mı, yoksa Alman’dan mı korkmalı Yahudiler?
Antisemitik yayın yapan Arap televizyonlarının Avrupa’da izleniyor olması da Müslümanları suçlamanın bir dayanağı olarak sunuluyor.
O da gerçek değil, Gerçek olsa kan gövdeyi götürürdü.
***
Ama bir gerçek var. İsrail gerçeği var. Antisemitizmi dünya genelinde körükleyen ve yaygınlaştıran bir İsrail hükümeti var. Onun başbakanı ve dışişleri bakanı var.
En son kanıt ortada… Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman’ın sözleri…
Ne diyor Lieberman? “İsrailli Araplardan bize karşı olanların başını baltayla kesmek gerek” diyor.
Tabii akla şu soru geliyor: Bu adam bakan mıdır, cellat mıdır?
Yahudi düşmanı bir Yahudi midir?
Aslında Yahudilerin kendi aralarında Lieberman ve onun gibiler varken Müslümanlardan korkmasına gerek yok.
***
Baltayla baş kesmek IŞİD’in işi. Bu da başlı başına incelenmesi gereken bir olgu…
Geçenlerde Irak askerlerinin IŞİD operasyonunda yakaladıkları militanlar arasında İsrail pasaportlu baltacılar da vardı, yanılmıyorsak.
IŞİD’i doğuran düşüncelerin kaynağı Lieberman kafası olmasın?
***
Tabii donmuş kalmış Filistinliler, baltacının tehdidi karşısında.
Çareyi Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne başvuruda bulmuşlar.
Talepleri şöyle: “IŞİD’çi Lieberman yakalansın!”
Filistin Dışişleri Bakanlığı da tüm ülkeleri, Lieberman’ın yakalanmasına yardımcı olmaya çağırmış.
***
Ne var ki, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin, geçmişi savaş ve insanlık suçlarıyla dolu olan İsrail ile Netanyahu ya da Lieberman hakkında harekete geçmesi çok zor. Hatta olanaksız.
BM Güvenlik Konseyi, İsrail’i kınayan bir karar bile alamazken, “Uluslararası toplum”un UCM’ye izin vermesi hayal olur…