Olay Gazetesi Bursa

Avrupa, Trump’ın Amerika’sını kendine tehdit görüyor

ABD Başkanı Donald Trump’ın yaptıklarına bakılırsa dünyanın George W. Bush’u aradığını tahmin edebiliriz. Bush beğenilmiyordu ama insanlar onun saçmalıklarına tahammül edebiliyordu. Trump’sa her yerde, her ülkede adı geçtiğinde nefret edilen bir dünya lideri konumunda. Tabii bu durumda kaybeden ABD oluyor. Müttefikleri birer birer kopuyor Washington’dan. Geriye ABD’nin dostu olarak İsrail, Suudi Arabistan, Arap Emirlikleri gibi […]

ABD Başkanı Donald Trump’ın yaptıklarına bakılırsa dünyanın George W. Bush’u aradığını tahmin edebiliriz.

Bush beğenilmiyordu ama insanlar onun saçmalıklarına tahammül edebiliyordu.

Trump’sa her yerde, her ülkede adı geçtiğinde nefret edilen bir dünya lideri konumunda.

Tabii bu durumda kaybeden ABD oluyor. Müttefikleri birer birer kopuyor Washington’dan.

Geriye ABD’nin dostu olarak İsrail, Suudi Arabistan, Arap Emirlikleri gibi ülkeler kalıyor.

Siz hiç Fransa’nın, Avrupa için ABD’yi tehdit unsuru olarak gördüğüne tanık oldunuz mu? Bugüne kadar Avrupalılar tehdit unsuru olarak Rusya ve Çin’i gösterirlerdi.

Fransız lider Macron şimdi bu listeye ABD’yi de ekliyor.

6 Kasım’da konuk olduğu bir radyo programında Macron’ın yaptığı açıklama şöyle:

“Tehditler karşısında bir Avrupa ordusu kuramazsak Avrupalıları koruyamayız. Rusya, Çin ve hatta ABD, Avrupa’ya karşı tehdit unsurları. Rusya’nın nasıl tehdit oluşturabileceğini biliyoruz. (Ukrayna’da yaşananları kastediyor) ABD Başkanı Trump’ın bir kaç hafta önce silahsızlanma anlaşmasından çekileceğini gördüğüm zaman sordum: Burada kurban kim olacak? Tabii ki Avrupa ve onun güvenliği.”

Sen misin bunları söyleyen… Trump, daha Elize Sarayı’na Macron’la görüşmeye gitmeden verip veriştiriyor:

“Avrupa önce, Amerika’nın büyük ölçüde sübvanse ettiği NATO’da kendisine düşen payı adil bir şekilde ödemeli. Fransa Cumhurbaşkanı, Avrupa’nın ABD, Rusya ve Çin’e karşı korunmak için kendi askeri gücüne sahip olması gerektiğini söyledi. Çok aşağılayıcı bir durum.”

ABD’de yaptığı gibi Avrupa’da da kimi sorunları dramatize ederek muhataplarını kışkırtıyor.

Liderden beklenen sorunlara çözüm üretmektir ama o öyle yapmıyor korkuyu ve nefreti körüklüyor.

Ve bu konularda Trump’ın üzerine başka bir lider de yok.

Sıkıştığı zaman da hemen dönüyor: Beni yanlış anladılar, ben öyle demek istememiştim… Ya ne demek istemiştin?

Macron’la Elize Sarayı’nda yaptığı görüşmenin ardından söylediklerine bakılırsa Trump sadece Twitter kullanırken cesur görünüyor.

ABD Başkanı o heybetli vücuduna karşın Macron’ın yanında küçülmüş de küçülmüş…

Macron’un Avrupa ordusu önerisiyle alay etmişti ya Trump, Saraydaki görüşmeden sonra geri adım atıyor:

“Amerika’nın Avrupa’ya yaptığı savunma yardımları devam edecek. Özerk bir Avrupa ordusu oluşturulması konusunda da görüş ayrılığımız yok.”

Pes doğrusu… Ama, Trump işte bu!

 

Kissenger Çin’de ne yapıyor?

ABD’nin eski dışişleri bakanlarından Henry Kissinger Pekin’de yönetimin üst düzeyindeki isimlerle görüşmeler yapıyor. Amaç, Trump’ın bozduğu iki ülke ilişkilerini onarmak…

Daha önce Çinli yetkililer New York’a giderek Kissinger’la görüşmüşlerdi. Bu kez Kissenger onları ziyaret ediyor.

Duayen diplomat, ikili ilişkileri değerlendirirken Trump’a adeta ders veriyor: “ABD ile Çin arasındaki ortak çıkarların önemi, fikir ayrılıklarından daha büyüktür. İki ülke arasındaki mevcut sorunların eşit diyalog ve müzakere yoluyla çözümlenmesine destek verilmelidir.”

ABD Başkanı, Kissinger’ı dinleyip onun verdiği derslerden yararlanır mı?

Trump kapasitesi oldukça düşük bir politikacı, çok yüzeysel… O bakımdan soruya olumlu yanıt vermek zor. Ama, Çinli yöneticilerin Kissenger’dan ders aldıkları kesin.