Suriye barış görüşmelerinde uzlaşma Astana’da mı sağlanır, Cenevre’ye mi kalır? Yoksa somut bir sonuç beklemek, şimdilik, abes mi olur?
Bu sorular, ilk gün görüşmelerinde yanıtlarını tam bulamadı.
Görüşmelerin amacının tersine, muhalefetle Şam yönetimi arasında patlayan gerilim zor yatıştırıldı.
Sözde muhalif gruplar adına masaya oturan Muhammed Alluş, Suriye’yi bir “terör devleti” olarak nitelendirince Şam’ın temsilcisi Beşar Caferi sert tepki gösterdi. Aynı zamanda Suriye’nin BM Büyükelçisi olan Caferi, asıl Alluş’un terörist grupların temsilcisi olduğunu ileri sürerek, onun El Nusra’nın savaş suçlarını savunan biri olduğunu söyledi.
Neyse ki, Türkiye, Rusya ve İran, Astana görüşmelerinin başlamadan bitmesini önleyen güçler oldu.
***
ABD, Astana davetini geri çevirmedi ama katılımı “büyükelçilik” düzeyine indirdi. Bu da Washington’ın isteksizliğinin diplomatik bir işaretiydi. Astana zirvesi, Suriye sorununun siyasi çözümünde inisiyatifi ABD’nin elinden alarak Rusya, Türkiye ve İran’a veriyordu. ABD buna dayanamazdı.
Moskova, Ankara ve Tahran bunu düşünerek “Astana görüşmelerinin Cenevre’de yapılacak toplantılara temel oluşturacağını” özellikle belirtiyorlardı.
Suriye’de terör bitirilecekse, bunda tabii ki, (altı yıllık sorumluluk üzerinde bulunmasına karşın) ABD’nin de payı olmalıydı.
***
BM’nin Suriye Özel Temsilcisi Steffan de Mistura, Astana’da masaya otururken Türkiye, Rusya ve Tahran’a ateşkesin kesintisiz uygulanması ve denetlenmesi için bir mekanizma oluşturmaları çağrısında bulundu. Ama bu arada, manidar bir şekilde, “Bir Libya daha istemiyoruz” ifadesini kullandı.
Libya’yı bu hale kimlerin getirdiğini biliyoruz: ABD, Fransa ve İngiltere… Aynı üçlü aynı şeyi Suriye’de de yapmaya çalıştı.
Ne ki, bu kez BM Güvenlik Konseyi’nde Rusya ve Çin, “Libya” kararında yaptıkları hatayı tekrarlamadılar.
Suriye’yi Libya’ya benzetmek isteyenler de, deşifre olduklarını anlayınca terörü desteklemekten vazgeçip terörle mücadeleye destek olmaya başladılar. Örneğin İngiliz uçakları, geçenlerde ilk kez IŞİD’e karşı hava operasyonu düzenledi.
***
PYD Astana’da olmayacaktı. Olmadı da. Söz konusu örgütü PKK’nın Suriye’deki uzantısı olarak değerlendiren Ankara, diğer garantörlere bu talebini kabul ettirerek kırmızı çizgisini korumuş oldu.
PYD’nin öncülüğündeki Suriye Demokratik Güçleri’nin sözcüsü Telal Silo’ysa, Suriye hükümetiyle muhalif grupların alacağı hiçbir karara uymayacaklarını bildirdi.
***
Tabii bu ciddi bir meydan okuma sayılmaz.
Neden? ABD ne diyecek, beklemek gerek.
Gerçi bu konuda onun da şu aşamada yapabileceği pek bir şey yok. Ama bu ileride de olmayacak anlamına gelmez tabii…