Dışişleri Bakanı Rex Tillerson’ın yaptığı açıklamaya bakar mısınız: “Kuzey Kore’de rejim değişikliği peşinde değiliz. Rejimin çökmesi yönünde bir gayretimiz yok. Yarımadanın yeniden birleşmesi için bir uğraş içinde de değiliz. Ordumuzu 38’inci paralelin kuzeyine göndermek gibi bir çabamız da bulunmuyor.”
İyi de, o zaman Başkan Trump’ın Kuzey Kore’ye yönelik atıp tutmasına ne diyeceğiz?
Bu bir kötü polis, iyi polis oyunu değil herhalde. Başkan tehdit edecek, Dışişleri Bakanı ortalığı yatıştıracak…
Tillerson devam ediyor: “Size düşman değiliz ama bize yönelik kabul edilemez bir tehdit ortaya koyuyorsunuz. Buna karşılık vermek zorundayız. Bizi bu noktada anlamaya başlayacaklarını umuyorum. Onlarla oturup diyaloğa girebilmeyi isteriz.”
Hani Kuzey Kore düşmandı? Trump öyle demiyor muydu? Hatta ağırlığını koyup Kim Jong-un’a haddini bildirmediği için Çin’e yaptırım uygulamaktan söz ediyordu… Hem de çok kısa süre önce.
Kuzey Kore kıtalararası füze denemesinde başarılı sonuç alıp da ABD’nin tümüyle vuruş menzili içinde olduğunu ilan edince Trump öfkeden bağırıp çağırmamış mıydı?
Bombardıman uçaklarının Kuzey Kore’nin üzerinde uçurulması talimatını vermemiş miydi?
Tabii ki, aklı başında olan insan savaş çıksın istemez. “En iyisi oturup görüşmek ve anlaşmaktır, sorunları masada çözmektir” diye düşünür.
Ne var ki, Başkan Trump’ın Amerika’sında dış politika yüksek gerilimden kurtulup da bir türlü kendine gelemiyor.
Sadece Kuzey Kore olsa yine iyi. ABD’nin dış ilişkileri, aşağı yukarı tümüyle en sorunlu dönemini yaşıyor.
Örneğin Rusya’yla ilişkiler… Kongre’den ezici çoğunlukla geçen yaptırımlar…
Dışişleri Bakanı Tillerson, Başkan Trump’la birlikte bundan hiç memnun olmadıklarını söylüyor.
Yönetim, Kongre’den şikâyetçi, üstelik bunu da deklare ediyor.
Ama öte yandan Kongre üyeleri, ABD’nin dış politikasından endişeye kapılmış olmalılar ki, müdahale etmek gereğini duyuyorlar.
ABD’de bu gidişat hiç umut verici değil.
“Tillerson olmasaydı, kritik sorunlarda durum ne olurdu?” sorusuna olumlu yanıt vermek çok zor.
Hem ABD açısından, hem dünya açısından… Her an her şeyin olabileceği düşüncesi ağır basıyorsa, durum çok ciddi demektir.
“Bir savaş çıkarsa, Kuzey Kore’de çıkar”
Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham, bir televizyon programında yaptığı açıklamada, Donald Trump’ın kendisine “Kuzey Kore’nin füze programını sürdürmesi halinde savaş çıkacağını söylediğini” aktarmış.
Graham’a göre Trump şunu da eklemiş: “Savaş çıkması halinde, bu orada olur. Binlerce kişi ölecekse orada ölür. Burada ölmez.”
Senatör, “Trump bu sözleri yüzüme karşı söyledi” diye konuşmuş.
Tillerson’ı işinin ne kadar zor olduğunu anlamak için başka kanıta gerek yok.