Olay Gazetesi Bursa

AB’de sığınmacı pazarlığı ve tepkiler

Avrupa Birliği, Türkiye’den 6 yeni sığınmacı kampı daha kurmasını istiyor. 6 kamp kurulsun ve 2 milyon sığınmacı daha konuk edilsin! Yani, Ankara var olan 2 milyon sığınmacıya bir 2 milyon daha eklesin. Eklesin ki, Avrupa’nın ekonomik ve sosyal konforu bozulmasın. Yunanistan üzerinden giren sığınmacılar, AB’yi ne hallere düşürdüler baksanıza… Onları da yeni kurulacak kamplara gönderecekler. […]

Avrupa Birliği, Türkiye’den 6 yeni sığınmacı kampı daha kurmasını istiyor.

6 kamp kurulsun ve 2 milyon sığınmacı daha konuk edilsin!

Yani, Ankara var olan 2 milyon sığınmacıya bir 2 milyon daha eklesin.

Eklesin ki, Avrupa’nın ekonomik ve sosyal konforu bozulmasın.

Yunanistan üzerinden giren sığınmacılar, AB’yi ne hallere düşürdüler baksanıza… Onları da yeni kurulacak kamplara gönderecekler.

Karşılığında Türkiye’ye ne mi verecekler?

Vize kolaylığı mı? İşte o, kolay değil! Üye ülkelerin bazıları tamam da, bazıları şiddetle karşı çıkıyor.

En önemli sorun finansman elbette.

*

Türkiye ile yürütülen görüşmelerde 6 yeni kamp sorunu çözümlenirse benzer bir uygulama Kuzey Afrika için de düşünülüyormuş. Asya’da ve Ortadoğu’da da olabilirmiş.

Bunun anlamı şu: Avrupa’ya yönelik göç, kaynağında engellenecek.

Peki, sorumluluk kimde olacak? BM ve AB’de olacak.

Sonra da Avrupa devletleri, kamplardan seçecekleri sığınmacıları alıp ülkelerine götürecekler.

Yaşı dişi, işi gücü, ideolojisi…

Geçmişte köle pazarlarında yapıldığı gibi…

Ne ki, AB Komisyonu’nun sığınmacı krizine yönelik pazarlıklarına tepki de yok değil.

Örnekse DW’de yer alan şu yorum:

“Dünya genelinde 50 milyon kişi savaşlardan, doğal afetlerden kaçıyor. Şimdiye kadar bunların sadece çok küçük bir bölümü Avrupa’ya geldi. Suriye ve Irak’tan daha 1 milyon kişi gelse bile batmayız. Kıtamızda yarım milyar insan yaşıyor, sınırlarımıza da dayanmış değiliz. Bu bir siyasi irade meselesidir, insanlık için hazır olunduğunu gösterme meselesidir.”

*

Aslında ne kamplara, ne de AB’deki pazarlıklara gerek var.

Suriye’deki terörü desteklemekten vazgeçmiş olsalar, iç savaş sona erecek.

İç savaş sona erdiğinde de göç tersine dönecek.

*

Peki, bunu düşünmüyorlar mı? Düşünüyorlar tabii ki…

Ama hesap sorulmasından korkuyorlar.

Suriye’nin bu duruma düşürülmesinden onlar sorumlu çünkü…
 

IŞİD hangi markaları tercih ediyor?
 

İlk sırada Toyota 4×4 araçlar var. Japon markası açık ara önde…

Pentagon da merak etmiş niye en çok Toyota diye. Üstelik Toyota 2012 yılından bu yana Suriye’ye ihraç edilmiyormuş. Ama buna karşın çatışma alanlarında Toyota’dan geçilmiyormuş.

Amerikalılar sormuşlar bu durumu Japonlara. Ancak onlar da bilmiyorlarmış; “Terör örgütlerinin araçlarımıza nasıl sahip oldukları konusunda bizim de bilgimiz yok” yanıtını vermişler. Firma, araçların üçüncü kişiler tarafından satın alınmasını ya da çalınmasını takip edebilecek olanaklara sahip olmadıklarını da bildirmiş.

Sputnik’teki habere göre IŞİD, Toyota’nın yanı sıra Mitsubishi, Hyundai ve İsuzu 4×4’leri de tercih ediyormuş.

Teröristler 4×4 açık kasa arazi araçlarını, ağır makineli tüfek, doçka, uçaksavar ve hatta top gibi silahları monte ederek çatışmalarda kullanabiliyorlar.