Olay Gazetesi Bursa

ABD’de başkanlık sistemi nasıl işliyor?

Barack Obama’nın göçmenlerle ilgili olarak aldığı yürütme kararı, sistemin işleyişinin en çarpıcı örneğini oluşturuyor. Normal koşullarda sürecin akışı şöyle: Yürürlüğe girmesi istenen bir yasa Kongre’nin iki kanadı olan Temsilciler Meclisi ve Senato tarafından onaylanıyor. Yani Kongre’den geçmiş oluyor. Ondan sonra da başkan tarafından imzalanarak yürürlüğe giriyor. *** Başkan’ın onaylanmasını istediği halde Kongre’den geçmeyen yasalara ne […]

Barack Obama’nın göçmenlerle ilgili olarak aldığı yürütme kararı, sistemin işleyişinin en çarpıcı örneğini oluşturuyor.
Normal koşullarda sürecin akışı şöyle: Yürürlüğe girmesi istenen bir yasa Kongre’nin iki kanadı olan Temsilciler Meclisi ve Senato tarafından onaylanıyor. Yani Kongre’den geçmiş oluyor. Ondan sonra da başkan tarafından imzalanarak yürürlüğe giriyor.
***
Başkan’ın onaylanmasını istediği halde Kongre’den geçmeyen yasalara ne oluyor? İşte, şimdi Obama’nın yaptığı gibi başkanlık yetkileri kullanılarak Kongre baypas ediliyor ve yasa yürürlüğe sokuluyor. Bu durum, bir yasanın “kanun hükmünde kararname” ile yaşama geçirilmesine benziyor.
Burada önemli olan başkanın normal koşullar içinde atılması gereken tüm adımları atıp atmadığı. Eğer uzlaşma olanaklarının tümü tüketildiyse, o zaman başkan, Amerikan Anayasası’nın kendine verdiği yetkiyle yasayı yürütme kararı alabiliyor.
***
Ama bu durum başkanın son noktayı koyduğu anlamına da gelmiyor. Başkan her ne kadar yetkiyi anayasadan alıyorsa da, yürütme kararı anayasa mahkemesi tarafından iptal edilebiliyor: Eski başkanlardan Truman’ın demir çelik fabrikalarını kamulaştırma kararının ve yine eski başkanlardan Bill Clinton’ın kamu sektörüne personel alımıyla ilgili yasal değişikliklerinin iptal edilmesi gibi…
***
Geçmişte başkanların son noktayı koyduğu yürütme kararları da var. Örneğin, Başkan Franklin Roosevelt’in, 2. Dünya Savaşı sırasında aldığı bir karar… Roosevelt, olası sabotaj ve casusluk gibi yıkıcı faaliyetleri önlemek gerekçesiyle ABD’de yaşayan ve vatandaşlığa kabul edilmiş olan Japonları kanun hükmünde bir karar çıkararak toplama kamplarına göndermişti. Bu karardan yıllar sonra ABD yönetimi Japon asıllı Amerikalılardan hem özür dilemiş hem de tazminat ödemişti.
***
Pozitif kararlardan söz edersek Harry Truman ile Eisenhower’ın ırkçı uygulamalara karşı yürürlüğe soktuğu kararları anmak gerek.
Truman’ınki orduyla ilgiliydi: Amerikan ordusunda görevlendirmelerde Kongre’nin onaylamamasına karşın, siyah beyaz ayırımına son vermişti. Eisenhower ise Kongre’den umut kesilince aldığı bir yürütme kararıyla devlet okullarında siyah-beyaz ayrımcılığını kaldırmıştı.
***
Şu anda Obama’nın planı, Anayasa Mahkemesi’nin iptal olasılığına açık. Mahkemeden yürütmenin iptaline ilişkin bir kararın çıkmaması durumunda uygulamanın önünde hiçbir engel kalmamış olacak.
Gerçi Kongre’nin önleme kararı çıkarma yetkisi de var ama o karara da Başkan’ın imza atmasına gerek var.
***
Cumhuriyetçiler için geriye tek bir olanak kalıyor: Başkanlık seçimlerini kazanarak Demokratları yenilgiye uğratmak!
İki yıl sonra işe yarar mı, bilinmez ama ABD’de yeni seçilen başkanların kendilerinden önceki başkanlar tarafından alınan yürütme kararlarını durdurmak ve iptal etmek yetkisi bulunuyor. (Kaynak: Amerika’nın Sesi)