Engin Özpınar
Engin Özpınar
E-Posta: [email protected] YAZARIN TÜM YAZILARI

ABD ve Japonya’nın Çin’le banka savaşı

18’inci yüzyılda dünya, Asya merkezli küresel ekonomik bir düzen içindeymiş ve sermaye Çin’e demir atıyormuş. Yani para Çin’deymiş.

Anlaşılan bugün de öyle…

Zamanında ABD ve müttefikleri, nasıl ki Batılı ülkelerin altyapı ihtiyaçları için Dünya Bankası’nı kurduysa şimdi de Çin -BRICS Kalkınma Bankası’nın ardından- Asya Altyapı Yatırım Bankası’nın (AIIB) kurulmasına öncülük ediyor.

İlginç olan şu ki, İngiltere, bankanın kurucuları arasında yer almak için başvuruda bulundu.

Ama ortalık karıştı. ABD’nin canı sıkıldı.

Londra, 12 Mart’ta başvuru yazısını Çin’e sunduğunda Washington’ın eleştirilerine kulağını kapatıyordu.

Japonya da sıkıntıdaydı. Çin’in liderliğindeki oluşumdan endişeliydi.

Japonya Maliye Bakanı Taro Aso’nun mazereti şöyleydi: “Bir dizi önemli konuda politikaları netleşmedikçe böyle bir organizasyon içinde yer almamız zor.”

Beyaz Saray’dan yapılan açıklama ise daha kibirliydi: “Yeni kurulan herhangi bir çok taraflı finans kuruluşunun, Dünya Bankası gibi yüksek standartlı olması gerekir.”

Gelelim Çin’in iddiasına ve savunmasına:

Bir: ABD Asya Yatırım Bankası’na katılımı önlemeye çalışıyor.

İki: Banka dışa açık, hoşgörülü, şeffaf ve adil kurallar temelinde kurulacak; böylece üye ülkelere etkin şekilde hizmet verilecek ve Asya kıtasının gelişimi hızlandırılacak.

Ve Pekin yönetimi, ABD başta olmak üzere tüm gelişmiş ülkelere de kapıları açık tutacak.

21. yüzyılda sermayenin akışı bu yönde. Yapılacak bir şey yok…

 

Brennan’ın “Esad” açıklamasının anlamı

 

CIA Başkanı John Brennan’ın “Suriye’de Esad’ın devrilmesini, rejimin yıkılmasını istemiyoruz” açıklaması sürpriz sayılmaz.

ABD epeydir Şam’la temas halindeydi ve bunu bilmeyen yoktu.

Washington’ın önceliği değişmişti. Öncelikli tehdit IŞİD olmuştu.

Suriye’nin başkentinde ayakta kalmayı başaran otellerin yabancılarla dolup taştığını, Amerikalı ve Avrupalı diplomatlarla politikacıların ortalıkta cirit attığını dünya medyası yazıp çiziyordu.

Aslında ABD bu kadar uzatmamalıydı. Söz konusu açıklama çok daha önce yapılmalıydı. Eğer öyle olsaydı Suriye’deki terör örgütlenmesi IŞİD’e daha dönüşmeden, El Nusra aşamasındayken bastırılır ve bitirilirdi.

O zaman… CIA Başkanı’nın belirttiği gibi, 90 ülkeden 20 bin yabancı militan IŞİD saflarına katılmamış, Irak ve Suriye’deki o korkunç katliamlar da yaşanmamış olurdu.

Suriye muhalefetinin arasındaki radikal olmayan unsurların güçlendirilmesi” talebi ise boşuna bir talep. Dört yıldır deneniyor. Silah veriliyor. Para veriliyor. Ama sonuçta güçlenen hep terör örgütleri oluyor.

Washington’ın aynı sözleri yinelemesinin nedeni, hem Suriye içindeki, hem Ortadoğu’daki dengelerin birdenbire değişimini önlemek, sarsıntıya yol açmamak. Yoksa iş bitmiş. Bir süre sonra ABD Şam Büyükelçiliğini yeniden faaliyete geçirirse şaşırmamak gerek.

Bu durumda… Bölge ülkelerinin, özellikle de komşuların, Suriye politikalarına, değişimi dikkate alarak, gerçeklere uygun bir şekilde, ayar vermeleri zorunluluk haline geliyor…

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X