BM Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) dünya çapındaki mülteci sayısının 60 milyonun üzerine çıktığını açıkladı.
60 milyon üzerinden yapılan hesaplamaya göre günde ortalama 4.600 kişinin evini terk etmek zorunda kaldığı anlaşılıyor. Bu da dünyada her 122 kişiden birinin mülteci durumunda yaşadığını gösteriyor.
BM’nin Mülteciler Yüksek Komiseri Antonio Guterres, bunun bir rekor olduğunu belirtiyor; tabii negatif bir rekor…
Savaşlardan, çatışmalardan, şiddetten kaçan milyonlarca insan yerini yurdunu terk ederek gelişmiş ülkelere sığınmaya çalışıyor. Guterres de, “her şeylerini yitirmiş olan bu insanların hoşgörü, merhamet ve dayanışmaya ihtiyaçları olduğunu belirterek gelişmiş ülkeleri uyarıyor.
Ne var ki, hem mülteciler yönünden hem BM açısından dünya paradoksal bir durumla karşı karşıya.
Mültecilerin yaşamak istedikleri yerler, aslında kendilerini yerlerinden yurtlarından eden Batılı ülkeler. BM’nin de mültecilere hoşgörü, merhamet ve dayanışma göstermelerini beklediği ülkeler yine aynı ülkeler.
Peki, BM bu paradoks üzerinde durarak savaşları, çatışmaları durdurmak için neden harekete geçmez? Eğer BM’de yapısal bir zafiyet varsa, neden değişime gidilmesi sağlanmaz?
Örneğin, George W. Bush’un Afganistan ve Irak saldırılarını BM durdurabilmeliydi. Ve bir daha benzer saldırıların (Libya, Suriye) düzenlenmemesi için de önlem alınmalıydı.
El Kaide, IŞİD ve aynı kökten gelen diğer örgütlerin doğum yerleri ve ebeleri belli değil mi?
Ama ne acıdır ki, BM bu konuda bir istatistik kurumuna dönüştürülmüş durumda: Afrika’da, Ortadoğu’da, Asya’da, temel görevi mülteci akınlarını besleyen ortamın yok edilmesini sağlamak yerine, evini, yurdunu terk edenlerin istatistiğini tutmakla yetiniyor.
İsrail doğalgaz zengini, ya Filistin?
Türkiye-İsrail yakınlaşması Doğu Akdeniz’deki doğalgaz alanlarını da gündeme getirdi.
İsrail doğalgazı Türkiye için bir seçenek olabilir mi? Uzmanlar olabilir diyorlar. Rusya’ya aşırı bağımlılıkta İsrail gazının Ankara’nın elini rahatlatacağı düşünülüyor.
Meğer İsrail Akdeniz’de çok sayıda doğalgaz alanı keşfetmiş.
Aşkelon Limanı açıklarında kurduğu platformlarla doğalgaz çıkarıp satıyormuş.
Türkiye de, İsrail açısından doğalgaz ihracatı için en gerçekçi ve en kârlı pazar olurmuş.
İyi de, orada bir de Filistin devleti var. Ve asıl olan da Filistin…
İsrail’in nasıl doğalgaz arama, çıkarma ve pazarlama hakkı oluyorsa Filistin’in de olacaktır herhalde.
Yoksa olmayacak mıdır? İsrail izin vermez mi? Vermez! Peki, dünya bir şey demez mi? Demez!
Türkiye’nin yakınlaşmak için İsrail’den yerine getirmesini istediği bazı koşullar var. Birini söyleyelim: Gazze ablukasının kaldırılması…
Tel Aviv’in yanıtı hiç şaşırtıcı değil: Ablukanın kaldırılması gibi bir durum söz konusu olamaz!
Ortadoğu’da barışın sağlanması için yapılacak çok iş var…