Olay Gazetesi Bursa

‘2007’den daha kötüsü geliyor’

Davos’ta yapılan konuşmalardan ya da yazılanlardan yansıyanlar oldu. Bunlar medyada yer aldığı kadarıyla biliniyor. Ama bir de, köşede kenarda kaldığı için tam olarak yansımayanlar vardı. Onlar bilinmiyor. Örneğin, Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) İstişare Komitesi Başkanı William White’a göre dünya ekonomisinde tablo şöyle: “Şu anki durum 2007’den daha kötü… Ekonomik durgunlukla savaşacak cephanemiz kalmadı. […]

Davos’ta yapılan konuşmalardan ya da yazılanlardan yansıyanlar oldu. Bunlar medyada yer aldığı kadarıyla biliniyor.
Ama bir de, köşede kenarda kaldığı için tam olarak yansımayanlar vardı. Onlar bilinmiyor.
Örneğin, Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) İstişare Komitesi Başkanı William White’a göre dünya ekonomisinde tablo şöyle:
“Şu anki durum 2007’den daha kötü… Ekonomik durgunlukla savaşacak cephanemiz kalmadı. Daha önceki kriz döneminde gelişen ülkelerdeki hızlı büyüme küresel ekonomiyi kurtarmıştı. Oysa şimdi gelişen ülkelerde toplam borçluluk oranı milli gelirin yüzde 185’ine ulaşarak rekor kırdı. Artık gelişen ülkeler de sorunun bir parçası.” (BBC)
Bir diğer örnekse Harward profesörü ve IMF eski başekonomisti Kenneth  Rogoff’ın çıkışı: Çinli yetkililerin “sihirbaz”, Çin’in de “ebedi bir büyüme makinesi” olmadığının anlaşılmasıyla piyasaların korkuya kapıldığını söyleyen Rogoff, buna faiz oranlarının sıfıra yakın seyretmesi de eklenince parasal genişlemenin artık büyük ölçüde tüketildiğini belirtiyor.
New York Times’ın ünlü yazarı Thomas Friedman geçenlerde yazdığı bir makalede dünyadaki ekonomik gidişe değinirken “Ya devir aniden sona eriyorsa?” diye sormuş.
Belli ki, küresel ekonomik ve siyasi gelişmeler huzursuzluğa yol açıyor.
Bir ödünç ifadeyle kapatalım konuyu:
“Ekonomik cephede, Çin’in dünya kapitalizminin ucuz emek platformuna dönüştürülmesi yoluyla küresel kârların yükselmesi… Ve Sovyetler Birliği’nin tasfiye edilmesiyle mümkün hale gelen dünyanın yeni alanlarının kapitalist yağmaya açılması yolunun sonuna gelinmiştir.” (Nick Beams, Küresel ekonomik çalkantının siyasi önemi, World Socialist Web Sitesi)
 
İran’da muhafazakârlar Ruhani’yi topa tuttular
 
Nükleer programın görüşülmesi ve yaptırımların kaldırılması süreçlerinde sesini çıkarmayan Muhafazakâr Koalisyon, seçimler yaklaşırken Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’ye sert eleştirilerle saldırdı.
Koalisyon Sözcüsü Haddad Adil, “Düşmanlar, devrim ve devrim sonrasının sıkıntılarını görmüş neslin zamanının sona ermesini, yerine uydudan yaptıkları dizi yayınlarıyla bombardımana tutacakları bir neslin gelmesini istiyorlar” dedi.
Genç muhafazakâr milletvekili adaylarından Vahid Yaminpur da, Cumhurbaşkanı Ruhani ile hükümetinin, İran için en büyük tehlike olduğunu öne sürdü. İran’ın bir kez daha “Batıcılık ve neoliberalizm” akımıyla karşı karşıya kaldığını savunan Yaminpur, “iktidarda olanlar İran’ın ABD eyaleti olmasını istiyorlar” diye konuştu.
İran’da meclis seçimleri 26 Şubat’ta yapılacak.
 
Cenevre’de “PYD” bilmecesi

Üç ayrı iddia var… Birincisi: PYD görüşmelere katılamıyor çünkü Türkiye karşı çıkıyor.
İkincisi: PYD görüşmelere katılıyor çünkü Şam’daki temsilcisi Ömer Osi, Suriye heyetinde yer alıyor.
Ve üçüncüsü: BM Suriye Özel Temsilcisi Steffan de Mistura’nın ekibiyle PYD lideri Salih Müslim gizlice bir araya geliyor, ikinci oturum için katılım sözü veriliyor.
Bu arada Müslim’e PYD’yi sadece Türkiye’nin değil, ABD ile Rusya’nın da şu aşamada istemedikleri bildiriliyor.
PYD’nin Cenevre görüşmelerine katılımı konusu tam bir bilmeceye döndü.