Tabu, insanın yaşamında belli alanları dokunulmaz olarak değerlendirdiği sosyal adetlere verilen addır. S.Freud tabuların bilimsel bir analizini yapmış ve bunlara karşı güçlü bilinçaltı güdüleri ile hareket edildiğini ortaya çıkarmıştır. Yatak odasına ayna konulmaz, son sunulan yemeğe hayır denmeli, evin ana kapısı merdiven boşluğuna bakmamalı, doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar, kızını dövmeyen dizini döver, ters duran terlik bela işaretidir gibi daha pek çok örnek bu guruba girer. Tabuları yıkan şey ise bilgi ile dolu olmak, bilime inanmaktır.
Korkmadan yıllarca o veya bu nedenle sağlıklı zannedildi ve yenildi. Kısa bir zaman önce Dünya Sağlık Örgütü işlenmiş etlerin bazı kanser türlerinde artışa yol açabileceğini belirtti. 2 yıla kalmaz açabileceği değil açtığı diyeceklerdir lütfen not edin. 2010 yılında ABD’nin en ünlü beslenme dergilerinden bir tanesi şöyle diyor: 348 bin kişi, 23 yıl izleniyor. Bu izleme göre doymuş yağların kalp hastalıkları ve koroner kalp hastalığı yaptığına dair bilgilerimizde eksiklik vardır. Kısa bir süre sonra da TIME dergisi tereyağını aklayan bir yazı kaleme aldı. Şimdilerde ise K2 vitamini eksikliğinin kalsiyumu damara oturtarak damarda kireçlenme, yani damar sertliği yaptığı belirtiliyor. Peki K2 vitamini en çok nerede var? 1-Bağırsaklarınız probiyotik ile dolu ise burada K2, vücut tarafından yapılır (ki böyle hasta çok az görüyorum ve probiyotik takviyesi mutlaka yapıyorum) 2-Geleneksel metodlar ile yapılan peynirlerde 3-Doğal tereyağında K2 boldur. Hadi şimdi de kullanmayalım bakalım. Bakın tabular nasıl yıkılıyor. Bilimsel araştırmalar yıkıp geçiyor.
Daha önce de yazdım ve sonuna kadar da arkasındayım. Thomas Edison insanlık tarihindeki dehalardandır. Hekim değildir ama 100 yıl öncesinden bakın nasıl bir gözlemi var: Geleceğin hekimleri insanlara ilaç yazmayacak. Karşılarına aldıkları hastaya hastalıkların nasıl oluştuğunu ve bunlardan nasıl korunacaklarını anlatacaklar. Gelişmiş ülkelerde bu yöntemi uygulamaya başlayan pek çok psikiyatri uzmanı, iç hastalıkları uzmanı var. Bu alanda da tabular yıkılıyor. Bizde de başladı. Başarılarını da yakında medya bizlere duyuracaktır.
23 Ekim 2015 gibi yakın tarihli bir İngilizce makaleden aktarıyorum; İngiliz çocuklarındaki obezite oranlarının korkunç bir sayıya ulaşması İngiliz Halk Sağlığı yetkililerini telaşlandırdı. Alınan şekerin geldiği kaynaklar incelendiğinde çok küçük bir yüzdenin meyvelerden geldiği, diğer kaynakların ise boş kalorili ürünlerden alındığı saptandı. Obezite artışına dur demek için şimdilik ciddi oranlarda vergi düşünülüyor. Bizde de küçük çocukları sevindirme amacı ile onlara şekerli ürünleri verme bir tabudur. Domates suyu garip kaçar. 6-10 yaşları arası çocuklarda maksimum günlük alınması gereken şeker miktarı 5-6 çay kaşığını aşmamalıdır. Bilgili anne ve babalar okuyup araştırdıkça bu tabuda yıkılacaktır.
Bir ülkede, okumaya karşı istek artmadıkça, gaflet ve bu gafletten doğacak felaket azalmaz. ( Benjamin Franklin )