Sinema tarihinin en güzel yapıtlarından biridir. Bazı dersler çıkartılması açısından ve ne ekersen onu biçersin deyimini anlama açısından mükemmel bir filimdir. Sosyal açıdan, kriz dönemlerinin ahlaki çöküşü nasıl hızlandırdığını anlatması açısından da izlemenizi öneririm.
Hücrelerden yapıldık. Bağırsaklarımızdaki faydalı mikroorganizmalar (probiyotik) dahil yaklaşık 110 trilyon hücremiz var. Bir benzetme yapalım. Vücudumuz ülkemiz olsun. Her bir hücreyi de aile olarak düşünelim. Aile bireylerinin sağlıklı olması, eğitim düzeylerinin iyi olması, iyi bir gelir düzeyine sahip olmaları, ülkelerinin çıkarları için konulmuş birtakım kurallara uymaları nasıl ki bu ailelerin oluşturacağı ülkeyi güçlü kılar ise vücut için de aynı durum geçerlidir. Düşünün, iyi beslenen ve çalışan beyin hücreleri, mide hücreleri, bağırsak hücreleri, bağışıklık sistemi hücreleri, akciğer, meme, prostat hücreleri kolay kolay hasta olur mu?
İngiliz hükümet yetkilileri bu ay içerisinde beslenme alışkanlıkları ile ilgili önemli kararlar alınması gerektiğini belirtti. Bugüne kadar alışılagelmiş beslenme tabularının tekrar gözden geçirilmesinin önemini vurguladı. Özellikle tereyağı, peynir ve kremada ki yağların artık suçlu sayılmaması, diyetteki yağ miktarlarının kısıtlanmaması gerekebileceğini belirtti. (Daily Mail 12 Haziran 2016). Uzun olmayan bir süre içerisinde A,D,E,K vitaminlerinin yağsız beslenirsek bir işe yaramayacağını artık ülkemizde de tüm uzmanlar kabul edecek gibi duruyor. Beynimizin % 60’ının yağ olduğunu, hücre zarlarımızın yağ ile sağlamlaştığını ve bu nedenle serbest radikal denen yıkıcı maddelerin bu zar ne kadar sağlam ise kanser yapamayacağını yakın zamanda her yerde okumaya başlayacağız.
Harvard Üniversitesi kaynaklı bir çalışmada yaklaşık 40 bin hemşire uzun dönem gözlendi. Günlük beslenme miktarları değerlendirildiğinde yağ oranı % 20’nin altında olan hemşirelerin kansere yakalanma riskinin çok daha fazla olduğu bulundu. Yağların kalorisinin yüksek olması bunların hemen bizi şişmanlatacağı, kan yağlarımızı yükselteceği algısını doğuruyor. Oysa çoğumuz vücudun yağları yapı malzemesi, hormon, kimyasal iletici, organların mekanik koruyucusu olarak kullanabileceğini bilmiyor. 3 ayda bir tüm kan hücrelerimiz değişiyor. Kilo almadan 4-5 litre kanımız kaybolup yerine yenisi yapılıyor.
Ülkemizde tıp doktorluğu ile uzaktan yakından alakası olmayan birtakım insanlar bazı televizyon kanallarında, sağlık programlarında boy gösteriyorlar. Batı dünyasında bilim insanları yağ ye zayıfla, kalori saymayı bırak zayıfla derken biz halen yağı alınmış, tatlandırıcı maddeler ile kalorisi düşürülmüş gıdaların peşindeyiz. Tıp hekimlerimizin bu boş bırakılmış alanı süratle doldurması, insanlarımızın doğru, bilimsel veriler ile kanıtlanmış bilgiler ile doyurulması aciliyet arz ediyor.
Beslenmeyi bilmememizden, bilgiden, bilimsel araştırmalardan yoksun olanların da katkıları sonucu, hareketsiz bir yaşam tarzı ile postacı kapımızı çalmaya devam ediyor. Kapıyı açtığınızda gelen haber sizi ürkütmesin.