Kıymetli okurlarım. Obezite benim tez konumdur. Genellikle hastalarımın büyük bir çoğunluğu obez ve şeker hastası olanlardır. Yazılarımın çoğu konusu beslenme ve bu iki hastalık ile ilgilidir. Zaman, beslenmenin çocuk oyuncağı olmadığı gerçeğini bizlere gösterdi. Yıllarca sizleri beslenme konularında bilgilendirmeye çalıştım ve bu konuda biraz faydam olduysa bunun mutluluğu ve gururu benim hayattan alabileceğim en güzel hediyelerdendir. Ancak son zamanlarda sık karşılaştığım farklı konulardaki soruların cevaplarını da son bilimsel makalelerin ışığında sizlerle paylaşmak istedim.
1-COVID-19’DA EN SIK KARŞILAŞILAN SEMPTOMLAR: Soruların bir kısmı hapşırık COVID-19 belirtisi midir diye geliyor. Hapşırık, burun akıntısı, yüzde ağrı, gözlerde kaşıntı genellikle soğuk algınlığı ve/veya allerji kaynaklıdır. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre COVID-19’da en sık görülen belirtiler ateş, yorgunluk ve kuru öksürüktür. ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri’ne göre bu hastalıkta en sık görülen 11 semptom şunlardır: Ateş veya titreme, öksürük, nefes darlığı, yorgunluk, kas ve eklem ağrıları, baş ağrısı, boğaz ağrısı, yeni gelişen tat ve koku kaybı, burunda tıkanma veya akıntı, mide bulantısı ya da kusma, ishal. Dünya Sağlık Örgütü bu hastalığa yakalanıp da bu semptomları göstermeyen hastaların da olabileceğini belirtmekte.
2-COVID-19 ENFEKSİYONUNA SAHİP OLANLARIN % 80’İ BUNUN FARKINDA DEĞİL DENİLİYOR: Bu konuda farklı ülkelerden farklı veriler gelmektedir. ABD verilerine göre belirti göstermeyen hastaların oranı % 25 iken İzlanda kaynaklı bilgiler bu oranın % 50 olduğunu söylüyor. Singapur kaynaklı bilgilere göre bu oran % 44. 1915 yılında Antartika’ya yapılan bir gemi seyahatinin benzerini gerçekleştirmek üzere yola çıkan bir yolcu gemisindeki enfekte vakaların % 81 kadarının belirti vermemesi bu sayıyı daha da yükseltiyor.
3-GEBELER COVID-19 ENFEKSİYONUNA DAHA AZ MI YAKALANIYORLAR: Bu virüse yakalanma olasılığı şu guruplarda sıktır. Aynı aileden birinde enfeksiyon olması, özellikle kapalı ortamlarda hastalıklı birinden çıkan damlacıklar ile direk temas ciddi bulaştırıcılık nedenidir. Kalp hastalıkları (kardiyomiyopatiler, koroner arter hastalıkları, kalp yetersizliği), yüksek tansiyon, şeker hastalığı, böbrek hastalıkları, obezite, orak hücre hastalığı, KOAH, bağışıklığı baskılanmış kişiler (organ nakli gibi) bu hastalığı ağır geçiren gruplardır.
ABD Hastalık Önleme Merkezi’ne göre hamile kadınların diğer viral hastalıklardan etkilenmeleri normallere göre daha fazladır. COVID-19’da durumun ne olduğu çok net değildir. Ancak hamilelikte koruyucu faktörler diğer normaller ile aynı olup bir üstünlük yoktur. Virüs, yakalanma halinde hamile anneden bebeğe geçmemektedir. Ancak doğumdan sonra bulaşma mümkündür.
4-DOĞAL BESLENMEK İMMUN SİSTEMİ NASIL GÜÇLENDİRİYOR: Vücudumuzun oksitleyici maddeler ile hücresel düzeyde bozguna uğramasının engellenmesinde antioksidanların (anti oksit maddeler) rolü herkes tarafından bilinmektedir. Bunun yanı sıra doğal olmayan, gıda diye bildiğimiz katkılı, koruyucu içeren, sentetik ve allerjik etkili beslenme ürünleri birçok işinin arasında savunma sistemimize ek iş oluşturur ve bu sistemi yorar. O zaman vücutta yavaş yavaş ilerleyen kronik bir enflamasyon oluşur. Son yıllarda stresin de benzer mekanizma ile vücut direncini düşürdüğü anlaşılmıştır.
Özellikle abur cubur denilen maddeleri yeme alışkanlığı olan çocuk, genç, yaşlı tüm bireylerde vücut direnci düşer ve virütik hastalıklara yatkınlık artar.
Hep diyorum kıymetli okurlarım; Ne koyarsan aşına o gelir kaşığına…