Kıymetli okurlarım.
Kesin mekanizması hakkında net bir fikir birliği olmamasına rağmen obez hastalarda bağışıklık sisteminde fonksiyon bozukluğu olduğu kesindir. Çok ilginçtir ki sağlıklı beslenip egzersizini yapan obez kişilerde de bağışıklık sistemi yeterince görev yapamaz. O zaman akıllara gelen temel nokta şudur: Vücutta yağ dokusu fazla olduğunda genel anlamda bedeni kaplayan kronik bir inflamasyon oluşmakta ve bu da vücudun savunma mekanizmalarında aksaklıklara neden olmaktadır.
Obez bireylerde bağışıklık sistemindeki aksaklıkları biraz akademik bilgi de olsa açıklayıcı özellikte yazılarla sizlere aktarmaya çalışacağım.
1-Sitokin yapımında azalmalar: Sitokin denilen protein yapılar bağışıklık, enflamasyon ve kan hücrelerinin yapımında rol oynayan küçük protein parçacıklarıdır. Uyarılan hücrelerden salınırlar ve gereği zaman salındıkları için depo edilmezler.
2-Monosit ve lenfosit fonksiyonlarında bozukluklar: Monosit denilen hücreler kemik iliğinde yapılırlar ve buradan kan dolaşımına, oradan da dokulara geçerler. Dokularda ayrı bir görev adamı da diyebileceğimiz makrofaj denilen hücrelere dönüşür ve hem mikropları hem de bunlardan etkilenen hastalıklı hücreleri içlerine alıp imha ederler. Lenfositler ise kanda dolaşan bağışıklık hücrelerinin hemen hemen yarısını oluşturur. Farklı grupları ve fonksiyonları vardır. Hem hormon salgılayarak hem haberleşerek hem de bizzat kendileri müdahele ederek vücuda yabancı olan her şey ile savaşırlar.
3-Doğal öldürücü hücrelerdeki fonksiyon bozukluğu: Doğal öldürücü hücrelere NK hücreleri de denir (ve acımasızca saldırdıkları için katil hücreler de denilir). Düşman hücrelerin zarlarını patlatarak onları öldürürler. Virüs ve kanserli hücreler üzerine etkileri çok daha belirgindir.
4-Azalmış makrofaj ve dentritik hücre fonksiyonu: Makrofajdan önceki satırlarda söz edilmiştir. Doku içlerinde görev yaparlar. Dentritik hücreler ise düşmanı tanır, tanıtır ve savunma hücreleri tarafından yok edilmesini sağlarlar.
5-Antijen/mitojen uyarımına azalmış yanıtlar: Vücudun bağışıklık sistemi hücrelerinin yabancı maddeleri tanıma yeteneğinde azalmalar söz konusudur.
Yapılan bir çok çalışma ve gözlemlerde özellikle hastanelerde yatırılan hastaların obez olanlarında kana mikrop karışması sıktır ve bununla mücadele çok daha çetin geçmektedir. Bunların dışında obezlerde yara iyileşmesi daha geç olmaktadır. Zatürre, kateter enfeksiyonları da obezlerde daha sık görülmektedir. İnfluenza gibi bir enfeksiyondan ölüm obezlerde daha sıktır. Çok ilginçtir ki obez bireylerde aşıların etkinliği normal bireylere göre daha az olmaktadır.
Beslenme, egzersiz ve bağışıklık sistemi fonksiyonları arasında net olarak bilinen bağlantılar vardır. Daha sağlıklı beslenmek ve orta derecede egzersiz bağışıklık sistemi üzerine olumlu etkiler yapmaktadır. Beslenirken en çok dikkat etmeniz gereken şeyler trans yağlar ve katkılı maddeler ile doldurularak sizlere sunulan gıdalardır. Un ve şekerden ve bunları içeren gıdalardan uzak durulmalıdır. Binlerce yıldır soğuktan, hastalılardan, felaketlerden kurtularak günümüze kadar yaşamını sürdüren insan ırkı egzersiz ve doğal beslenme ile bunları başarmış ve neslini sürdürmüştür.
Egzersizin uyku, yüksek tansiyon, kan yağları, ruhsal sağlık, kanser, obezite gibi durumlar üzerine olumlu etkiler yaptığı uzun zamandan beri bilinmektedir. Genel olarak egzersiz yapan veya gün boyu aktif olan kişiler diğerlerine göre daha uzun ve sağlıklı bir ömür sürdürmektedirler. Burada dikkat edilmesi gereken nokta şudur ve çok önemlidir: Yoğun egzersiz vücutta bir stres ortamı yaratarak tam tersine enfeksiyonlara karşı direnci azaltmaktadır.