Olay Gazetesi Bursa

Neden diye soruyor musunuz?

Efsane Wimbledon’un ilk zenci şampiyonu Arthur Ashe 1980’lerin başında bir kalp ameliyatı geçirir. Bu esnada kan naklinden AIDS virüsünü kapar. AIDS’ten dolayı ölüm döşeğinde sayılı günleri kalmıştır. Dünyanın her köşesindeki hayranlarından mektuplar yağmaktadır. Bunlardan bir tanesi şöyle soruyordu: Tanrı  böylesine kötü bir hastalık için neden seni seçti? Arthur Ashe cevap verdi: Tüm dünyada 50 milyon  […]

Efsane Wimbledon’un ilk zenci şampiyonu Arthur Ashe 1980’lerin başında bir kalp ameliyatı geçirir. Bu esnada kan naklinden AIDS virüsünü kapar. AIDS’ten dolayı ölüm döşeğinde sayılı günleri kalmıştır. Dünyanın her köşesindeki hayranlarından mektuplar yağmaktadır. Bunlardan bir tanesi şöyle soruyordu: Tanrı  böylesine kötü bir hastalık için neden seni seçti? Arthur Ashe cevap verdi: Tüm dünyada 50 milyon  çocuk tenis oynamaya başlar.5 milyonu tenis oynamayı öğrenir. 500 bini profesyonel tenisçi olur, 50 bini yarışmalara girer, 5 bini büyük turnuvalara erişir, 50’si Wimbledon’a kadar gelir, 4’ü yarı finale, 2’si finale kalır. Elimde şampiyonluk  kupasını tutarken Tanrı’ya ‘Neden ben?’  diye hiç sormadım. Şimdi sancı çekerken, Tanrı’ya nasıl ‘Niye ben’ derim?

Kıymetli okurlarım. Mutluluk insanı tatlı, zorluklar güçlü yapar. Hüzün insanı insan, yenilgi insanı mütevazi, başarı ise ışıltılı yapar. Bu nedenle başımıza bir iş geldiği zaman Allahım neden ben diye hayıflanmayın. Yüce yaradanımız kaderimizi kendi çabalarımıza bağlamıştır.

Obezite her zaman belirttiğim gibi bir görüntü bozukluğu olarak değil bir hastalık olarak algılanmalıdır. Tıp kitaplarında birçok nedene bağlı olarak obezitenin oluştuğu yazar. Bunlar içerisinde tiroid hastalıkları, böbrek üstü organının hastalıkları, bazı hormonal bozukluklar, bazı ilaçlar, genetik faktörler, yanlış beslenme, fiziksel açıdan yeterli olamama, bilinçsizce ve sık aralıklar ile diyetler uygulama, fazla doğumlar, psikolojik faktörler, alkol ve sigara alışkanlığı (özellikle son yıllarda sigara içmenin daha fazla yemek yemeye neden olduğu şeklinde çalışmalar vardır), gelir durumu, eğitim düzeyi gibi nedenler yanında daha başka faktörler de obeziteye neden olabilirler.

Yıllarca obez hastaları ve buna bağlı gelişen şeker hastalarını takip ve tedavi ettim. Son yıllarda özellikle duygusal açlık nedeni ile kilo alan insanların sayısı katlanarak artmaya başlamıştır. Bu gözlemim çeşitli çalışmalar ile de uyumludur. Psikolojik yapı ve sosyal stres gibi faktörler aşırı yemek yemenin kapısını aralamaktadır. Açlık durumu olmadığı halde rahatlama amacı ile fazla yemek yeme durumuna emosyonel (duygusal) yeme denilmektedir. Depresyon, sıkıntı, yalnızlık, endişe, sosyal başarısızlık, kendine güven eksikliği, çevresel etkiler (geziler veya tatiller esnasında açık büfeler, ikramlar vb), doğum günü, arkadaş toplantıları gibi durumlarda ortama uyma halleri, bazı fizyolojik nedenler (geçirilmiş hastalık sonrası veya aşırı çalışma nedeni ile atlanan öğünlerin bilâhare acısını çıkartırcasına yemek yeme), uykusuzluk gibi durumlar kişileri daha fazla yedirmektedir.

Yukarıda sayılan nedenler son zamanlarda şişmanlığı en sık oluşturan nedenlerdir. Bundan dolayı elinize tutuşturulan kalori kısıtlayıcı diyetler ile başarılı olma şansınız çok azdır. Ne yazık ki yıllardır kilo verme söz konusu olduğunda yapılan ilk ve tek şey boğazımızdan kesmek için verilen diyet listelerine sarılmak olmuştur. Yapılan çalışmalar bu gibi diyetler ile uzun vadede başarılı olma oranının 100 kişide 2 kişi kadar olduğunu göstermektedir (literatür bilgisidir).

Bir diğer yaklaşım ise tüp mide ameliyatları başta olmak üzere uygulanan cerrahi girişimlerdir. Bu operasyonlardan sonra kişinin yediğine içtiğine dikkat etmesi, hareketli bir yaşam tarzı geliştirmesi şarttır. Oysa bu bahsedilenler beynimizin kabullenmesi ile gerçekleştirilecek olaylardır ve bunu ameliyat olmadan önce de tüm yönleri ile destek alarak gerçekleştirmek mümkün olabilir.

Kilo verip tekrar fazlası ile alanlar sayfanın başına dönüp Arthur Ashe’nin dediklerini bir daha okusunlar. Neden ben?