Olay Gazetesi Bursa

Mide beyinden akıllıdır

Ünlü Kırgız Edebiyatçı Cengiz Aymatov , mide beyinden akıllıdır çünkü mide kusmayı bilir, beyin ise her pisliği yutar der. Gerçekten de öylemi? Artık midelerimiz de her pisliği yutmaya başladı, adeta çöp torbalarına döndü. Tek farkı midelerimizin çok kullanımlık olması. Dildeki tat tomurcuklarımız bir gıdayı sevmeye görsün. Ne edip ediyor ve beynimizi o gıdaya aşık ederek […]

Ünlü Kırgız Edebiyatçı Cengiz Aymatov , mide beyinden akıllıdır çünkü mide kusmayı bilir, beyin ise her pisliği yutar der. Gerçekten de öylemi? Artık midelerimiz de her pisliği yutmaya başladı, adeta çöp torbalarına döndü. Tek farkı midelerimizin çok kullanımlık olması. Dildeki tat tomurcuklarımız bir gıdayı sevmeye görsün. Ne edip ediyor ve beynimizi o gıdaya aşık ederek midemize dolana kadar talimatlar veriyor. Sonuçta obezite ve onun yandaşı olan hastalıklar yavaş yavaş ömrümüzü tüketiyor.

Kıymetli okurlarım. Obezite ile birlikte vücutta oluşan hasarlardan bir tanesi de karaciğer yağlanmasıdır. Yaklaşık 450 görevi olan karaciğer yağlandığı zaman doğaldır ki bu görevlerini tam anlamı ile yapamayacaktır. İlk olarak 1980 Yılı’nda Mayo Klinik uzmanları alkol almayan bazı insanlarda da karaciğerde alkolün etkisine benzer şeklilde bir yağlanma olduğunu gösterdiler. Karaciğerin ağırlığının % 5 inden fazla yağlanması durumunda yağlı karaciğerden söz edebiliriz. Bu duruma nonalkolik steatohepatit (NASH) denilmektedir. ABD’de karaciğer nakillerinin artık en sık nedeni obezite ve buna bağlı olarak gelişen insülin direnci kaynaklı karaciğer yağlanmasıdır. Ne yazık ki ciddiye alınmasa da bu yağlanma vakalarının yaklaşık % 20 si kronik karaciğer fibrozu (hücre ölümü) ve siroz ile sonuçlanmaktadır. Toplumumuzda da beslenme şeklinin değişmesi ve hareketsiz yaşam tarzı obezite, insülin direnci ve buna bağlı olarak karaciğer yağlanması vakalarının artışına neden olmaktadır. Klinikte baktığım hastalarımın hemen hemen % 80 inde az, orta ve yüksek düzeylerde yağlı karaciğere rastlamaktayım.

 Unutulmasın, besinler, vücut fonksiyonlarının idamesinin yanısıra dokuların yapımı ve onarımında da kullanılmaktadır. Eksiksiz bir beslenme, günlük enerji ihtiyacını karşılayacak miktarda karbonhidrat ve yağın yanısıra dokular ve metabolizma için gerekli olan proteinler, vitaminler, eser elementler ve sudan oluşmalıdır. Bu besinler alındığı zaman mutlaka bir şekilde karaciğer bağlantılı olarak vücutta gerekli olan yerlere ve belirli amaçlar doğrultusunda gönderilirler. Bazıları ise karaciğerde (yağlanmayan kısım kaldı ise) depo edilerek gereğinde kullanılmak üzere bekletilirler. Kan yapımı, vücuttaki hücrelerin ihtiyacı olan bazı proteinlerin yapımı, vitamin depo etmek, enrji metabolizmasını düzenlemek, üre yapmak ve bunlar gibi yüzlerce görevi olan karaciğer dikkat edilmediğinde bir gün mutlaka sizi üzecektir.

Obezitenin beyin dokusuna etkileri ile ilgili de çok sayıda çalışmalar yapılmış. Pitsburg Üniversitesi’nde yapılan bir çalışma çok dikkat çekici ve çevrenizi şöyle bir incelediğinizde aslında korkunç sonuçlara neden olabilecek bir ders niteliğinde. 94 kişinin incelendiği bu çalışmada vücut kitle indeksi (VKİ) 30 ve üzeri olanlarda beyin dokusunda en az % 8 lik, VKİ 25-30 arası olanlarda ise en az % 4 lük bir kayıp var. Kaybolan beyin kısımları özellikle frontal ve temporal bölgeler. Bu bölgeler hafıza ve karar verme gibi fonksiyonların düzenlendiği bölgelerdir. Bu çalışmaya göre ülkemizde milyonlarca beyin dokusu atrofiye uğramış insanımız olmalı.

İngiltere’nin hatırı sayılır, ciddi gazetelerinden olan The Guardian’ın yakın zamandaki bir sayısında manşetten verilen bir haber de çok ilgi çekici: Obezlerin beyinleri, ince olan yaşıtlarından 10 yaş daha yaşlı. MR tekniği ile 246 normal kilolu, 227 obez insan üzerinde yapılan bu araştırma çok somut kanıtlar ile gözler önüne serildi.

Hem karaciğer hem de beyin etkileniyor. Ülkemizde obezite giderek artıyor. Yandı gülüm keten helva…