Kefir çok uzun zamandan beri bizim beslenme kültürümüzde yer alan bir içecektir. Tarihi bilgiler Hun Türkleri’nin savaş için sefere çıktığında dahi keçi ve koyun sürülerini beraberinde götürdüklerini işaret ediyor. Bu yolla askerlerin özellikle bol bol kefir tükettikleri biliniyor. Roma seferi sırasında Atilla’nın bir askerinin bile vebaya yakalanmamasını mataralarında bulunan kefire bağlayan araştırmacılar var.
Kefir bir tür kültürlenmiş süt ürünüdür, mayalanmış mantar ve bakterilerin bir kombinasyonunu içeren tanelerinin süte eklenmesi ile oluşur ve sayısız yararlara sahiptir. Bol miktarda protein, kalsiyum, fosfor, potasyum içerir. Bunlara ek olarak A vitamini ve B12 de dahil olmak üzere bazı b grubu vitaminleri içerir. Aynı miktar yoğurt ile karşılaştırıldığında daha fazla protein, daha fazla kalsiyum ve daha az şeker içerir. Yoğurttan 4 kat daha fazla probiyotik düzeyine sahiptir.
Özellikle sindirim sistemi ve bağışıklık üzerine olumlu etkiler gösterir. Bir çalışmada 6 hafta süre ile günde 200 mililitre kefir tüketenlerde kalp hastalıkları ve kanserlerde ortaya çıkan enflamasyon belirteçlerinde azalmalar kaydedilmiştir. 40 kişi üzerinde yapılan 6 aylık bir çalışmada kemik mineral yoğunluğunun belirgin düzeyde arttığı bulunmuştur. Son çalışmalar osteoporoz (kemik erimesi) durumlarında kefirin çok yararlı olduğunu göstermektedir. Kefir süte göre daha az laktoz içermesine rağmen laktoz hassasiyeti olanlarda bir miktar sindirim sıkıntılarına neden olabilir. Kefir içine meyve doğrayabilir, smoothie ile karıştırabilirsiniz.
Bir konuda sizlere bilgi vermeliyim. Yoğurt hakkında bilmeniz gereken bir durumu açıklamak istiyorum. Marketten aldığınız her yoğurt probiyotik içermeyebilir. Bunu anlamak için etiketinde canlı kültürler içerir ibaresine dikkat etmeniz gereklidir.
8X8 KURALI
Yeterince su içmediğinizi düşünüyorsanız 8 Mart 2023 tarihli bir makaleden su ile ilgili alıntıları sizlere aktararak bilgi sahibi olmanızı isterim. İnsan vücudunun yaklaşık % 60 kadarı sudan oluşur. Bazı bilim insanları günde 8 defa 8 ons (237 mililitre) su içilmesi gerektiğini belirtiyorlar. Bunu yerine getirdiğiniz taktirde aşağıda sıralanan maddeler gerçekleşmiş olacaktır.
1-Yeterli su içmek günlük fiziksel performansınızı en üst düzeye çıkartır. Gün içinde kolay kolay yorgunluk hissetmezsiniz. Kasların büyük bir yüzdesi su içerir. Bu nedenle egzersiz sırasında kaybedilen sıvı yeterli su içenlerde vücudu olumsuz etkilemez. Kendi tecrübelerim ile sabittir ki yeterince su içmeyen kişiler uykuya meyilli ve halsiz hisseden kişilerdir.
2-Yeterli su içilmediğinde kaygı bozuklukları artar, bellek zayıflar. Beynimizin susuz kalmaya tahammülü yoktur.
3-Yeterince su içmemek migren türü baş ağrılarını tetikleyebilir. Az bir su eksikliği bile baş ağrılarını tetikleyebilir. 102 erkek üzerinde yapılan bir araştırmada günde 1.5 litre su içenlerde migren ağrılarının sıklığında ve gücünde ciddi azalmalar tesbit edilmiştir.
4-Yeterince su içmek dışkıyı yumuşatır ve kabızlığı önler. Düşük su tüketimi hem genç hem de yaşlılarda ciddi kabızlık nedenidir. Özellikle magnezyum ve sodyum açısından zengin maden sularının kabızlığa çok yararlı olduğu bilinmektedir.
5-Yeterli su içmek böbreklerde mineral birikmesini engeller. Bu da taş oluşmasını önler.
6-Alkol alımını izleyen saatlerdeki ‘’akşamdan kalma’’ hali yeterli su içme ile azaltılabilir. Akşam alınan alkol vücuttan fark edilmeden su kaybına yol açabildiği için kaybedilen suyun mutlaka yerine konulması gereklidir. Alkol alımı sonrası yatmadan önce 1 büyük bardak su çok yararlı olabilir.
7-Suyun yeterince içilmesi hem doygunluk hissini arttırarak hem de metabolizmayı hızlandırarak uzun vadede kilo verilmesine destek olur. Bu konuda yemeklerden yarım saat önce su içmek en etkili olan yoldur.