Olay Gazetesi Bursa

Hoş geldin bebek

Yaşama sırası sende. Senin yolunu gözlüyor kuşpalazı, boğmaca, kara çiçek, sıtma, yürek enfarktüs, kanser falan…diye başlayan bir şiiri vardır Türk ozanı Nâzım Hikmet’in. 1950’li yıllarda yazmış. O günlerde obezite, insülin direnci, diyabet, otizm, allerji, Alzheimer gibi hastalıkların ne kadar önemsiz olduğu bu şiirle de anlaşılıyor. Proteinsiz yaşam olmaz. Proteinler amino asit denilen küçük parçacıkların birleşmesi […]

Yaşama sırası sende. Senin yolunu gözlüyor kuşpalazı, boğmaca, kara çiçek, sıtma, yürek enfarktüs, kanser falan…diye başlayan bir şiiri vardır Türk ozanı Nâzım Hikmet’in. 1950’li yıllarda yazmış. O günlerde obezite, insülin direnci, diyabet, otizm, allerji, Alzheimer gibi hastalıkların ne kadar önemsiz olduğu bu şiirle de anlaşılıyor.

Proteinsiz yaşam olmaz. Proteinler amino asit denilen küçük parçacıkların birleşmesi ile oluşur. Amino asitlerin bazılarını vücudumuz imal ederken bazılarını da mutlaka dışarıdan almak zorundadır. Araştırmalar vücutta amino asitlerin yaşlanmayı yavaşlattığını, insülin direnci ve diyabeti durdurmada çok etkili olduğunu ispatlamıştır. Çünkü proteinler hem yeni doku yapılması, hem bozulan dokuların tamiri, hem de mikroplara karşı tam donanımlı bir ordu gibi savaşma görevini üstlenirler. Amino asitleri yumurta, et, sakatat, süt ve süt ürünlerinden, bazı sebzelerden (mercimek, fasulye gibi) alabilmekteyiz. Bunları doğal kaynaklarından almak çok önemlidir. Aksi, sıkıntılara neden olur. Dr. Mark Hyman’a göre suni gübreler, tarım ilaçları, hormon katkılı yemler, gıdalar hem cinsiyet hormonlarımızı, hem tiroidimizi, hem metabolizmamızı hem de ömrümüzü etkileyebilmektedir.

Gıdaları birer bilgi kaynağı olarak düşünün. Genleriniz ile irtibata geçer ve onlara bilgi aktarırlar. Sonuçta yediklerinize göre oluşturacağınız gen cevabınız ile hormonlarınız ve metabolizmanız kontrol edilir. Ya yoldan çıkarsınız, ya da sağlıklı ve uzun bir ömür sürersiniz. Her yazımda önemini vurguluyorum. Annelere bu konuda çok iş düşüyor. Beslenme, annenin gebeliği düşünmeye başladığı andan itibaren çok önem arz ediyor. Gebeliğe başlarken beslenmesine dikkat eden, çocuğuna da bu konuda gerekli beslenme desteğini ve eğitimini veren aileler kendileri ile gurur duyabilirler.

Hiç dikkat ettiniz mi? Fark etmemiş veya ettirilmemiş olabilirsiniz ama yaşamınızda karbonhidratların olmaması korkulacak bir şey değildir. Esas olan temel yağlar (omega-3 başta) ve proteinlerdir ve bunları almazsanız yaşayamazsınız. Ama karbonhidrat almadan yaşamınızı sürdürebilirsiniz. Etrafınıza bakın. Yediklerinize bakın. Hatta pek çok beslenme piramitlerine bakın, hep karbonhidratları göreceksiniz. O zaman da şunu düşünüyor insan. Madem temel olarak almam gerekenleri değil de diğerini bol olarak tüketirsem, vücudum bir gün bunun karşılığını bana kesinlikle verecektir.

Hastalarıma ilk başvurduklarında bol sorulu bir form veririm. İnanın formu değerlendirdiğimde daha laboratuvar tetkiklerine bakmadan vitamin ve hormonları hakkında yüzde yüze yakın tahminlerde bulunabiliyorum. Shakespeare diyor ki, “seninle bir fikir savaşı yapacaktım ama silahsız olduğunu görüyorum.” Pirinç pilavı, hamur işleri, tatlılar, bol ekmek, makarna ile yaşamınızda silahsız kalırsınız.

Hoş geldin bebek. Yaşama sırası sende. Senin yolunu gözlüyor obezite, insülin direnci, Alzheimer, otizm, diyabet, allerji, vitamin deryasında vitamin eksikliği falan…