Yıllar önce Ayna grubunun seslendirdiği Ben Bir Garip Hamsiyim Düştüm Dalgalarına adlı bir eser vardı. Duygusal bir eserdi ve çok sevildi. Hamsi özellikle Doğu Karadeniz’in simgesi olan bir balıktır. Gezgindir, canlılığın sembolüdür ama gariplikle güzel bir uyum göstermiş olacak ki şarkıda da bu kendini göstermiş.
Faydalı bilgileri sizlerle paylaşma adına asla bencillik yapmam. Faydalı kaynaklardan bilgiler alırım, aktarırım. Anlattığım, yazdığım şeylerin bir müddet sonra ulusal basında yer alması da ayrı bir haz verir bana. Aşağıda yazacaklarımı da defalarca yazdım, Olay TV’de canlı yayınlarda anlattım. Yakın zamanlarda ulusal basında hamsinin de en az somon kadar omega-3 zengini olduğunu okuduk. Hamsi somon kadar lobi sahibi olmadığı için duyulmuyor sadece. Yani hamsi garip, içinde cevher çok, içinde ağır metaller az ama hamsinin dayısı yok. Hamsiyi gariban yer (bolluğu olduğunda), somon ise parası olan tarafından tercih edilir. Zengin sofralarının balığı olduğu için bunu yiyenlerden bazıları kendilerini ayrıcalıklı hisseder. Oysa protein ve omega-3 alma açısından vücudumuz bu balıklara çok adil davranır.
Kızartma asla benim gibi düşünen hekimler açısından önerilen bir beslenme tarzı değildir. Buğulama, fırın, ızgara daha iyi yöntemlerdir. Böylelikle hem gıdalardan alacağınız faydalı maddeleri alır hem de kızartma esnasında oluşabilecek kanserojen maddelerin vücudunuza alınmasına müsaade etmezsiniz. Yüzyıllar önce Evliya Çelebi Trabzon yöresini gezerken bölge insanlarının hamsiyi zeytinyağında kızarttıklarına şahit olmuştur. Zeytinyağı diğer sıvı yağlar gibi ocak ateşinde kolay kolay yanmaz. Ocak ateşi ile kızartma sırasında 180 dereceyi görebilirsiniz ama bu yağı ancak 240 derecede yakarsınız. Tekrar tekrar ifade edeyim, kızartma uygun bir pişirme tarzı değildir.
Ortalama haftada bir Olay TV’de sağlık programlarına çıkmaktayım. En az 2-3 programda deniz balıklarından hangilerinde ne kadar omega-3 olduğunu anlattım. Tatlı su balıklarından yayın ve doğal alabalıkta omega-3 var. Sardalya, hamsi, istavrit, palamut, uskumru gibi deniz balıklarımız omega-3 açısından çok zengin. Balık kendini soğuktan korumak için omega-3’ü yapıyor. Biz de omega-3 almakla hücrelerimizin zarlarını kuvvetlendiriyoruz. Şöyle düşünün: Gece uyuyorsunuz ve evinizin kapısı açık. Açık kapıdan içeri dost da düşman da girer ama gece sadece düşman girer. Bu durumda evinizde ne olursa hücrelerinizde de aynısı olur.
Özellikle gebelerin ve çocukların omega-3 konusunda daha da duyarlı olması gerekmektedir. Bu maddenin eksikliklerinde depresyondan tutun da bazı alerjik ve romatizmal hastalıklara kadar pek çok hastalığa yakalanmamız mümkündür. Günümüzde hızla artan kanser illeti hücrelerimizin sağlığını kaybetmesinden kaynaklandığı için omega-3 bu sağlığın korunmasında kilit noktalardan biridir.
Hamsiyi unutmayın. Gariptir ama düşmanlara karşı vereceğiniz savaşta çok iyi bir askerdir. Bilmem bir şeyleri çağrıştırdı mı sizlerde.