Olay Gazetesi Bursa

Eşeklere ayıp ettik…

Gözlerden kaçtı belki ancak yakın bir zamanda bazı gazetelerde şu utanılacak yazı yazıyordu: Bilişim Hukuku Derneği’nin (BHD) internetteki sohbet odalarında yaptığı deney korkunç bir gerçeği ortaya çıkardı. 11 yaşındaki bir kız çocuğu profiliyle sohbet odalarına giren dernek yetkililerine 120 kişi mesaj yazdı, bu mesajlardan 65’ini ise cinsel içerikli mesajlar oluşturdu. Bazı kullanıcılar bekaret için para […]

Gözlerden kaçtı belki ancak yakın bir zamanda bazı gazetelerde şu utanılacak yazı yazıyordu: Bilişim Hukuku Derneği’nin (BHD) internetteki sohbet odalarında yaptığı deney korkunç bir gerçeği ortaya çıkardı. 11 yaşındaki bir kız çocuğu profiliyle sohbet odalarına giren dernek yetkililerine 120 kişi mesaj yazdı, bu mesajlardan 65’ini ise cinsel içerikli mesajlar oluşturdu. Bazı kullanıcılar bekaret için para teklif ederken sadece 10 kişi, çocuğu uyararak sohbet odalarında olmasının doğru olmadığını yazdı ve sohbet sitesinden uzaklaştırmaya çalıştı.

Bir insanı aşağılamak için eşek sözü çok kullanılır. Ama durum öyle değil. Bir eşeğe, onu zorlayarak ya da korkutarak, kendi yararına olmadığına güdülendiği bir işi yaptırmaya çalışmak oldukça zordur. Eşeklerin HYPERLINK “http://tr.wikipedia.org/wiki/Etoloji” o “Etoloji” davranış ve bilişleri üzerine yapılan ciddi çalışmalar sonucunda, bu hayvanların oldukça zeki, dikkatli, arkadaş canlısı, oyuncu ve öğrenmeye meraklı oldukları görülmektedir.

Avustralya’da dişi yaban eşeklerinin kıtanın doğusundan batısına doğru göç yolları vardır. Bu yollar üzerinde belirli bölgelerde erkek eşekler yerleşik hayat sürerler. Göç sırasında bu bölgelere uğrayan dişiler uygun zamanlarda çiftleşir ve bu olay binyıllardır süregelir. Eğer dişi 2 yaşını doldurmamış ise erkek eşekler bunlara dokunmaz ve olgun yaşa gelmelerini bekler. İlk paragrafı hatırlayın lütfen. Eşek dediğimiz canlıdaki adamlığı görüyormusunuz?

Beslenme şeklimizde son yıllardaki belirgin değişikliklerin vücut kimyamızı bozarak bir takım ruhsal bozukluklara yol açtığı kesinlik kazanmıştır. Beynimiz vücudumuzun % 2’sini oluşturmasına karşılık kan dolaşımındaki besleyici maddelerin % 30’unu tüketiyor. Beyin, ihtiyacı olan maddeleri yeteri kadar alamadığında huzursuzluk, endişe, yorgunluk, depresyon gibi bazı sonuçlar ortaya çıkabiliyor. Omega-3, D vitamini, triptofan, tirozin, B12, selenyum, demir, çinko, magnezyum, manganez, kalsiyum, niasin, B6, folik asit bu ihtiyacın başta gelenleri. Ani şeker iniş ve çıkışlarıda (insülin direnci) voltaj düşüklüğünün elektronik cihazlarda yaptığının aynısını beynimizde yapıyor. Tiroid hormonları eksiklikleride ruhsal yapımızı çok etkileyebiliyor. D vitamini kış aylarında azalıp kış depresyonuna sebep olabiliyor. Emin olun bu maddeleri batı tarzı beslenerek, katkı madde içeren günümüz gıdaları ile yeterince alamıyoruz.

Beslenme bozukluğu olan hastalarla ilgileniyorum. Baktığım her 100 hastadan D vitamin değerleri, B12 değerleri, insülin düzeyleri normal olan o kadar az ki. Aşağı yukarı bu 100 kişiden 5 tanesi normal tetkik sonuçlarına sahip. Bunlar çok ciddi rakamlardır. Birçok çalışma var: Doğal beslenen öğrenci kamplarında kavga, patırtı, huzursuzluk yok iken, besleyici özelliği olmayan boş kalorili gıda alan öğrencilerde kavgadan geçilmiyor. Beslenmelerine dikkat eden dünyanın pek çok yerleşim bölgelerindeki insanlarda da huzur ve barış hâkim. Sadece otizmi düşünün. Neden arttı, hepiniz TV’lardan duyuyorsunuzdur.

Sadece beslenme ile bazı şeyleri açıklamak zor, ancak anlaşıldığı kadarı ile çevremiz kirlendikçe ve besinlerimiz doğallığını yitirdikçe bizler de kirlenip, insani vasıflarımızı yitiriyoruz.

Yaşadığın yeri cennet yapamadığın müddetçe, kaçacağın her yer sana cehennemdir (Hz.Ali)