Elizbeth Blackburn adlı bir bilim insanı var. Avustralya doğumlu ABD’li bir moleküler biyolog. İnanılmaz bir bilim insanı. Ödüller ile donatılan bir hayatı var. Halen sağ ve çalışmalarına devam ediyor. Telomeraz enziminin keşfi ile 2009 Nobel Tıp Ödülü’ne lâyık görülen biri.
Bu satırlardan sonra biraz tıbbi terimleri bol bilgiler yazacağım ama kolayca anlaşılacaktır. Bedenimizin en küçük canlı parçacıklarına hücre diyoruz. Yani organize sanayi bölgesi vücudumuz ise buradaki yüzlerce fabrikadan birini de hücre gibi düşünün. Hücrelerin genellikle orta kısımlarında da çekirdek denilen bir bölüm var. Çekirdek içinde kromozom denilen yapılar vardır. Kromozomlar DNA denilen genetik yapımızı belirleyen şifreler zincirini oluşturan (sarmal ip şeklinde) maddelerden ibarettir. DNA’ları ayakkabı bağı gibi düşünürseniz bu bağın ucundaki kısımlara da telomer diyoruz. İşte bilim diyor ki bu telomerleri ne kadar çabuk kısaltırsanız ömrünüz de o kadar kısa olur. Bazı insanlar 70 yaşında iken 40 yaşında gibi görünürler, bunun tersi de mümkündür. Telomerleri hızla kısaltan bazı durumlara örnek isterseniz yazayım. Serbest radikaller, toksinler, radyoaktivite, beslenme bozuklukları, insülin direnci, obezite, işlenmiş ve katkılı gıdalar, asitli ve şekerli içecekler, yapay tatlandırıcılar, kızartılmış ve sağlıksız yağlar, aşırı egzersiz, sigara, alkol, uyuşturucular, stres, depresyon, kötü bir yerleşim çevresi, uyku düzensizlikleri, genetik miras, oksitlenmiş kolesterol, homosistein denilen maddede artış, hareketsiz yaşam tarzı. Ancak telomer uzunluğunu sağlayan ve 2009 yılında Elizabeth Blackburn’un bulduğu telomeraz adlı bir madde bizim genç kalmamızı, uzun ve sağlıklı bir ömür sürmemizi sağlıyor. Telomeraz denilen enzim telomerlerin boylarının kısalmasını engelliyor, telomerleri koruyor. Kötü çevreden ve alışkanlıklardan kendini uzaklaştırarak sağlığına gereken önemi vermeye başlayan insanlarda 3 ay içinde bile telomerlerde inanılmaz olumlu değişiklikler görülebiliyor. Telomeraz aktivitesini arttıran pek çok yol var ve bunları uygulayan insanların sayısı da artmaya başladı.
Bugün sosyal medyada ve diğer iletişim, haber kaynaklarında yeni imiş gibi belirtilse de bazı bilgileri yıllarca yazdım yine yazıyorum. Doktora gidiyorsunuz. Derdinizi anlatıyorsunuz. Tansiyonum yüksek, insülinim yüksek, ruh halim bozuk, kemik erimem var diyorsunuz. Doktor size 2 ayrı reçete yazdım, ikisi de şikâyetlerinizi geçirecektir, hangisi size uyarsa onu alın diyor ve eczaneye gönderiyor. Eczacıya ilk reçeteyi veriyorsunuz ve alacağınız ilacın yan etkilerini soruyorsunuz. O da bulantı, gaz, şişkinlik, uykusuzluk, cilt döküntüleri, başağrısı, kilo alımı yapar diyor. Bunun üzerine 2. reçeteyi verip bunun yan etkisi var mı diyorsunuz. O da size bu reçeteye doktorunuz egzersiz yazmış, bu bizde bulunmaz ve yan etkisi yoktur diyor. Egzersiz o kadar yararlı ve telomeraz aktivitesini arttırıyor ki çoğumuz bu ilaçtan yararlanmıyoruz ve sonuçlarını da birlikte görüyoruz. Kıymetli okurlarım. Ülkemizde şişmanlık ve fazla kilo erişkin nüfusumuzun % 70’ini etkilemiş durumda. Bu kötü gidiş bir şekilde sonlanmaz ise ülkemizin yarınları tehlikeye girecek. Elin Çinlisi yıkamadı, Haçlısı yıkamadı, Çanakkale’de ve Kurtuluş Savaşımızda yedi düveli yıkamadı ama fast food’u, katkılı maddesi, GDO’lusu, asitli içeceği salladı gitti bizi. Aman dikkat!