Güzel ülkem. Eleştiririm, kızarım. Yere tükürenine, gece yarısı kulak patlatan egzoza, kamera var mı diye baktıktan sonra kırmızı ışıkta geçenine, ağzından gece ikilerde bal akan gençlerine, ekip arabası ve mobese’leri görünce beyefendileşen sürücüsüne, sabah istediği raporu alamadı diye sövüp, akşam annesini kurtardığı için elini öptüğü doktoruna çiçek alanına kızarım. Ama şunlar da aklıma gelir severim. Depremde yardım için koşturanına, kan vermek için işini bırakanına, her farklı cephede ülkesi için canını verene, sıcakta kuşlara su dolduranına. Güzel ülkem, güzel insanım sen çok güzelliklere layıksın.
Bilim konusunda mükemmel düzeyde olmak, batılı bilim insanlarının yaptığı çalışmalar düzeyini yakalamak ne kadar güzel olurdu. Bizim çalışmalarımızı da sizlere bu köşeden aktaracağım günlerin geleceğine dair umutlarım hep var. Ama şimdilik sadece elin oğlundan alıntılar yapıp sağlıkta son günlerde neler olmuş sizlere anlatayım.
Migren çok sık rastlanılan bir baş ağrısı türü. Obezite ve stres migren ataklarını başlatabilen başlıca durumlar. Her birisi de tedavi edilebilen bu durumların ortadan kaldırılması halinde migrenden de kurtulabiliyorsunuz. Ayrıca koenzim Q 10, D vitamini, B1 ve B12 vitaminlerini yeterince alan kişilerde migren daha az görülüyor ki bu da doğal gıdalar ile beslenmenin önemini bir kez daha kanıtlıyor.
Obez kadınların gebe kalma şansları normal kadınlara göre daha düşük bir ihtimal. Gebe kalınsa bile gebeliği sürdürme ve sağlıklı bir bebek dünyaya getirme olasılığı da normallere göre daha zor. Yapılan son çalışmalar obez annenin omega-3 zengini gıdalar ile beslenmesi halinde hem gebelik süresince rahat ettiğini hem de sağlıklı bebek doğurma olasılığının yükseldiğini gösteriyor. Hem ucuz hem de istediğimiz zaman bulabildiğimiz deniz balıkları evimize ne sıklıkta giriyor kendi kendimize soralım.
Vücudumuzda inanılmaz bir düzen var. Bu düzenin işleyişinde hormon dediğimiz maddelerin önemi büyük. Kanımıza, vücut sıvılarımıza çok küçük miktarlarda salınmalarına karşın çok ciddi etkilere sebep oluyorlar. Bu hormonlardan bir tanesi de melatonin denen ve uyku hormonu olarak da bilinen bir hormon. Akşam saat 21 sıralarında başlayıp gece 02.00-04.00 sularında en yüksek seviyelerine ulaşan bu hormon gündüz olunca salgılanmıyor. Melatonin, genetik yapımızda bir tahribat olduysa DNA denilen gen taşıyan maddemizi tamir ediyor. Aksi halde bu tamirat gerçekleşmediği için hücre kanserleşebiliyor. Bu konuda en fazla araştırılan kanser türü prostat kanseri. Melatonin eksikliğinde prostat kanserlerinde bir artış olabiliyor. Yani şöyle düşünün. En sağlıklı bir şekilde melatonin salgılayacağımız saatlerde bilgisayar başında veya başka bir uğraşı içinde isek kanserin temellerini atmaya başlıyoruz demektir.
Ve bomba haber bu. Artık benzin ve dizel tarihe karışacak. 20 yıl kadar sonra başta İngiltere olmak üzere bazı Avrupa Ülkeleri taşıtlarını elektrik ile çalışan taşıtlar haline getirecek. Umarım yiyecek konusunda da fabrika ayarlarına dönüş başlar.
Atalarımız yanılmamış demek ki. İbni Sina yıllar öncesinden sağlıklı bir beden için beslenme, hareket ve uyku değişmez esaslardır demiştir. Yüzlerce yıl geçti ama bu kural değişmedi.