Olay Gazetesi Bursa

Aristokrasi

Ekonomik, toplumsal ve siyasi gücün soylular sınıfının elinde bulunduğu tarihi yönetim biçimidir. Ama Schopenhauer diyor ki: Üç türlü aristokrasi vardır; birincisi yaş ve kıdem; ikincisi servet; üçüncüsü ise akıl ve bilgidir. En şereflisi sonuncusudur. Bilgi ve bilginin kullanımı insanlık tarihini bugünlere getiren en kuvvetli silahtır. İyi ellerde huzur, mutluluk, refah getirir. Bin yıllar öncesinden Eflatun […]

Ekonomik, toplumsal ve siyasi gücün soylular sınıfının elinde bulunduğu tarihi yönetim biçimidir. Ama Schopenhauer diyor ki: Üç türlü aristokrasi vardır; birincisi yaş ve kıdem; ikincisi servet; üçüncüsü ise akıl ve bilgidir. En şereflisi sonuncusudur.

Bilgi ve bilginin kullanımı insanlık tarihini bugünlere getiren en kuvvetli silahtır. İyi ellerde huzur, mutluluk, refah getirir. Bin yıllar öncesinden Eflatun mutluluğun bilgi ile kazanılacağını söyler.

Genel anlamda beslenme konularında sizlere elimden geldiğince yeni bilgileri aktarmaya çalışıyorum. Aktardığım bilgileri tamamen bağımsız bilim insanlarının çalışmalarından seçiyor ve hastalarıma da uyguluyorum. Hiçbir çıkar gözetmeyen bu bilim insanları doğaldır ki bilginin de çıkarsız olanını sizler için bulur ve verirler. Bu niyetle ve yararlanmanız dileği ile bu hafta şunları kaleme aldım:

22 Ocak 2016’da ABD’de ünlü bir tıp merkezinde yaşları 40 ile 70 arasında değişen 55 metabolik sendromlu (hipetansif, şişman, diyabetli ve kan yağlarında anormallik bulunan hastalık grubu) hastaya 1 yıl süre ile günde 2,5 gram kuru sarmısak vererek damarlarının yapılarını gözlemlemişler. Damarlarda kireçlenmeye yol açarak damar sertliği ve sonunda enfarktüse sebep olan plakların % 80 oranında iyileştiğini, yeni plakların ise oluşmadığını gözlemlemişler. Böyle bir ilaç bulamazsınız.

Danimarka’da 2010 yılında yapılan bir çalışmada yaklaşık 59 bin gebe kadın incelenmiş. Günde 1 kutu diyet içecek alanlarda prematüre (erken) bebek doğurma oranı % 38 iken bu sayı günde 4 taneye çıktığında erken doğum oranı da % 78’lere çıkmıştır.

16 Aralık 2015 tarihli ABD kaynaklı bir makale, bazı apandisit vakalarının hastayı iyi gözlemleyerek ameliyata gerek kalmadan antibiyotikler ile de düzelebileceğini belirtiyor. Vücudumuzda her organın bir işlevi vardır. Son yıllarda apandisit ameliyatı geçirenlerin bağırsaklarında faydalı mikropların azaldığı, kronik bağırsak hastalıkları ve bağırsak kanseri riskinin bu kişilerde daha fazla görüldüğü belirtilmektedir. Apendix adı verilen ve yıllarca bir şeye lazım değil sanılan bu organ da bir işe yarıyormuş demek ki…

İnsanoğlu tekerleği bulmakla çok iyi etti. Tamam, hareket miktarımız azaldı ama aynı insanoğlu sporunda esaslarını buldu ve bunu bilimsel temellere oturttu. Son zamanlarda şişmanlık tedavisi için ameliyattan başka bir yol yok imajı yavaş yavaş insanlarda yer etmeye başladı. Tıpkı şişmanlık için bulunan ve bir anda ‘hah işte bu’ dedirten ama birkaç yıl sonra yıldızı sönen ve toplatılan ilaçlar gibi… Asla unutulmasın. Yaradanımız size ufak bir mide de verebilirdi. Ameliyat, ciddi ölüm riski taşıyan şişmanlarda ve ciddi ekiplerin varlığında düşünülmelidir. Asıl yapılması gereken ameliyat ise tembel irademizi ve hareket yapmaya direnen ruhsal halimizi kesip vücuttan atmaktır.

Yazın bir yere, gün gelecek kuralına uygun yapılmayan ameliyatlar da çöplükteki yerini alacak. Pişmanlıklar da yaşanacak. Olan hasta ve hasta yakınlarına olacak. Mevlana’nın dediği gibi, edep sahibi, yediği tokadın sahibini değil, sebebini arar.