Olay Gazetesi Bursa

Kırım askeri üs olursa!

Ukrayna krizinde çıkış arayan Rusya Batı’ya karşı Türkiye ile yakınlaşırken Tatarların lideri Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu Kırım’ın jeopolitik önemine işaret ederek halkının sesini duyurmaya çalışıyor: “İşgal sürerse geçmişte olduğu gibi Kırım yarımadası, roketleri Türkiye doğru yönelen askeri bir üs olacak.”   Daha altı aylık bebekken başlayan sürgün adeta kaderi oldu. İkinci Dünya Savaşı’ndaki işgalde Almanlara yardım […]

Ukrayna krizinde çıkış arayan Rusya Batı’ya karşı Türkiye ile yakınlaşırken Tatarların lideri Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu Kırım’ın jeopolitik önemine işaret ederek halkının sesini duyurmaya çalışıyor: “İşgal sürerse geçmişte olduğu gibi Kırım yarımadası, roketleri Türkiye doğru yönelen askeri bir üs olacak.”

 

Daha altı aylık bebekken başlayan sürgün adeta kaderi oldu. İkinci Dünya Savaşı’ndaki işgalde Almanlara yardım ettiği gerekçesiyle Stalin’in Kırım yarımadasından sürdüğü Tatarlar arasındaki ailesi ile gittiği Özbekistan’da sürgün bir çocuk olarak büyüdü. Kundaktayken üzerine yapışan bu “vatan haini” yaftası yüzünden ne üniversite eğitimini alabildi ne de istediği işte çalışabildi.

İlk siyasi çalışması bin dokuz yüz altmış bir yılında Özbekistan’ın başkenti Taşkent’te arkadaşları ile kurduğu Kırım Tatar Gençleri Milli Teşkilatı oldu. Böylece sürgündeki yaşamının bireysel sürgünler, hapishaneler, çalışma kampları dönemi başladı. Toplam on beş yılı bu şekilde geçti. Geçen mart ayında Kırım’ın Rusya tarafından üçüncü kez işgaliyle Kırım’a ve Rusya’ya girişi beş yıllığına yasaklandı.

Bugün yetmiş bir yaşında bu işgali ve halkının uğradığı haksızlığı dünyaya duyurmak için hâlâ mücadele veren Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu ile Uludağ Üniversitesi’nden fahri doktora unvanı aldığı tören sonrası kısacık konuşabildik. Fotoğrafımızı MHP Milletvekili Necati Özensoy çekti. Kırımoğlu, Türkiye’den Rusya’ya uygulanan ticari ambargoya katılmasını istiyor ve çok ciddi bir uyarıda bulunuyor: “İşgal böyle devam ederse, eski senelerde olduğu gibi Kırım yarımadası, roketleri Türkiye tarafına yönelen askeri bir üs olacak.”

Düzmece bir referandumla Putin’in Rusyasına bağlanan Kırım’da bugünlerde Stalin döneminde olmadığından daha çok eziyet gördüklerini, içlerine korku salındığını söyleyen Kırımoğlu’nun anlattıklarına göre; baskınlar düzenleniyor, insanlar tutuklanıp yargılanmadan kayboluyor ve akıbetlerinin ne olduğunu kimse bilmiyor. Çok sayıda Kırım Tatarı vatanlarını terk etmek zorunda kalmış. BM Mülteciler Komitesi raporlarına göre Kırım yarımadasını terk eden yirmi binden fazla insanın yarısından çoğu Kırım Tatarları.

“Savaş başlayacak olsa ilk vuracakları da Kırım Tatarları” diyen Kırımoğlu, Rusya’nın Ukrayna işgalinde daha fazla kayıp vermesine karşın gizlediğini de anlattı: “Ukrayna’da askerler kahraman olarak törenle toprağa verilirken, Ruslar kendi ölülerini gizliyorlar ve toplu bir çukura atıyorlar, ailelerine bile haber vermiyorlar.”

 

Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu kimdir?

 

Kırım Tatar Milli Meclisi Eski Başkanı ve Ukrayna eski Milletvekili. 1943 Kırım Ayserez doğumlu. 1944’te Tatarların büyük sürgününde ailesi ile birlikte Özbekistan’a gitti. Sayısız sürgün, hapis ve çalışma kampının ardından 1986’da özgürlüğüne kavuştu. 1989’da gizlice Kırım’a döndü. 1991’de Kırımoğlu soyadını aldı. 1998-2014 döneminde Ukrayna Parlamentosu’nda Kırım Türklerini temsil eden milletvekili oldu. 1998’de BM Mülteciler Yüksek Komiserliği Nansen Mülteci Ödülünü layık gördü. Şubat 2011’de Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterildi. Bahçesaray ve Kiev’de yaşıyor. Üç çocuk babası.

 

Her şey para

ile ölçülemiyor

 

Kırım konusunda Türkiye ticari kazançla geçmişten gelen bağları arasında sıkışıp kalmış durumda. Güney Akım Projesi’nde Türkiye seçeneğini gündeme getiren Putin’in son Türkiye ziyaretini nasıl yorumluyorsunuz?

Türkiye’nin çok sorunları var da ama değerleri de var. Her şey para ile ölçülemiyor. Benim anladığıma göre Putin ile varılan anlaşmada daha çok gaz fiyatları konusunda anlaşamadılar. Açıklamada dediler ki yüzde altı düşürülecek. Türkiye’nin talebi yüzde altı değil de on altı olması lazım. Evet, bu Güney Akım Boru Hattı’nın durdurulmasının Türkiye ekonomisine katkısı olacaktır. Ama Türkiye siyasi bakımdan Batı ülkeleri ile beraber olsa daha iyi olurdu. O zaman Türkiye’nin otoritesi daha yükselecek ve gerçek demokratik ülke olduğu anlaşılacak. Böylece Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girmesine daha kolay yollar açılacaktır.

 

Anlayışla karşılıyoruz

 

Türkiye’den bugüne kadar destek taleplerinize verilen yanıtların samimi olduğuna inanıyor musunuz? Sözde mi kalıyor her şey?

Bütün isteklerimiz elbette karşılanmıyor ama biz bunu anlayışla karşılıyoruz. Çünkü Türkiye’nin bazı sorunları var. Kırım Tatarları veya Ukrayna’yı kurtaralım diye Türkiye Cumhuriyeti zarar görürse sonuçta bize daha fazla zararı olur. Onun için elbette önce Türkiye’nin kuvvetlenmesi için tedbir alması lazım. Biz elbette yine destek bekliyoruz ama imkânlarına göre. BM Genel Kurulu’nda Ukrayna’nın oybirliği ile desteklenmesi olumlu bir durumdu. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun yakın zamanda Ukrayna ziyaretinde Rusya’nın referandumunu tanımayacağız, Ukrayna’nın bütün olması lazım açıklaması da önemliydi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Putin ile telefonda görüştüğü zaman da bunu söyledi. Ama maalesef sonucu olmadı. Buna bakmadan Rusya’ya işbirliği konusunda sözü veriliyor. Belki Türkiye’nin menfaati bakımından böyle lazımdır ama manevi bakımdan bize çok hoş gelmiyor bu. Ukrayna, Türkiye’den daha fazla destek istiyor. Türkiye’den bazı isteklerimiz oldu fakat bu isteklere Türkiye Cumhuriyeti olumlu cevap veremedi.

 

 

Türkiye yürekli adım atmalı

 

Türkiye’den hangi isteklerinize yanıt alamadınız?

Ben rica ettim, dedim ki hiç olmazsa Rus askeri gemilerine Boğazlar’ı kapatın. Ddediler ki imkansız çünkü Montrö Anlaşması var. O zaman Türkiye’den askeri birlikler Romanya kıyılarına çıksın, Ruslar kendini o kadar rahat hissetmesin, dedim. Dediler ki, biz NATO ülkesiyiz, buna ancak NATO karar verir, tek başımıza olmaz. İstiyoruz ki Türkiye’de Batı ülkelerinin yaptırımlarına katılsın. Çünkü bizim toprağımızın kurtarılma şansı buna bağlı. Türkiye’nin ticari yaptırımlara katılmaması bu yaptırımların etkisini azaltıyor. Ben de diyorum ki, bu konuda yürekli adımlar atılmalıdır. Ukrayna Devleti Türkiye’ye yakın ülkelerden birisi. Eğer işgal böyle devam ederse, eski senelerde olduğu gibi Kırım yarımadası, roketleri Türkiye tarafına yönelen askeri bir üs olacak. Yani Kırım’ı kurtarmak aynı zamanda Türkiye’nin de menfaatinedir.

 

 

Gazetecilik bu

kadar ucuz olmamalı

 

Resmi makamların dışında Türkiye’de kamuoyundan beklentiniz nedir?

Kırımlıların, Ukrayna’nın davasını destekleyen yayınlar olmasını isterim Türkiye’de. Türkiye medyasında Kırım’da, Ukrayna’da geçen olaylar ne derece aksettirildi, ne derece doğru; hepsini dikkatle izliyoruz. Ukrayna Dışişleri Bakanı bizimle sürekli görüşüyor bu konuları, diyorlar ki böyle böyle makaleler çıkıyor, burası doğru, burası doğru değil. Biraz üzülüyorlar ve biraz daha dikkatli yayın yapılmasını istiyorlar. Çünkü Türkiye’ye saygıları çok büyük hem de Ukrayna’da Türkiye’ye akraba olan Kırım Tatarları var. Mesela yakın zamanlarda Kırım’a giden bir heyetteki gazeteciler Ruslarla işbirliği yapan hainlerimizle görüşüp, Kırım’ın Rusya’ya eklenmesinin ne kadar güzel olduğunu yazmışlar. Anlıyoruz tabii bu gazetecilerin yol paralarını ve ihtiyaçlarını karşılamışlar. Gazetecilik bu kadar ucuz olmamalı. Bu yayınları yapan gazeteciler Türkiye’de Kırım Tatar Dernekleri ile irtibata geçip Kırım’da kimlerle görüşmeleri gerektiği konusunda tavsiyelerini almış olsalardı, belki de böyle saçma yazılar olmazdı.

 

 

Çocuklarımız okula

gitmekten nefret ediyor

 

Kırım’da günlük hayat nasıl sürüyor? Örneğin eğitim konusunda ne yapıyor çocuklar?

Ukrayna’da kendi ana dilimizde eğitim veren on dört okulumuz vardı. Şimdi çocuklarımız okula gitmekten nefret ediyorlar. Rus marşını okumayı, Rus bayrağı asmayı mecbur ediyorlar. Hep Ruslaştırma politikası uyguluyorlar. Üniversite öğrencileri Kırım’da üniversiteye gidemiyor. Ukrayna’ya gitmek zorunda kalıyorlar. Sağ olsunlar üniversiteler kabul ediyor ama şimdi Ukrayna da zor durumda. Esas insanların gelirleri turizmdir, yüzde altmış nüfus böyle. Fakat şimdi turizm bölgelerine giriş yalnızca askerlere serbest. Bu yüzden insanlar çalışacak yer bulamıyor. İnsanların onurlarını düşürdüler, ekonomik bakımdan zor duruma düşürdüler.

 

Sahte müftülük kurdular

 

Din ile ilgili sorunlar yaşıyor musunuz?

İşgal başladıktan sonra Ruslar Kırım Tatar Milli Meclisi ile anlaşmaya çalıştılar. Ama anlaşma olmayınca eski Sovyet usullerine başvurdular. Meclis binasına baskın yaptılar ve halkı bölmeye çalıştılar. Birkaç hain buldular Kırım Tatar Milli Meclisi’nden. Dini bakımdan da müftülüklere şart koydular; ya Rusya’yı tanıyacaksın ya da paralel olarak başka bir müftülük kuracağız biz, diye. Sahte müftülük kurdular. Şimdi bizim müftümüze daima şantaj yapıyorlar. Diyorlar ki ya Rusya’ya tâbi olacaksınız ya da bütün camilere kendi kurduğumuz sahte müftüleri vereceğiz. Oysa Türkiye’den gelen yirmiden fazla imam vardı.

 

 

Yasak kitap kelimesini unutmuştuk

 

Evlere ve okullara baskınlar yapılıyormuş Rus askerlerince?

Evet. Putin özgürlüklerimizi de elimizden aldı. Son zamanlarda Kırım Tatarlarının evlerinde, okullarında, camilerinde silahla aramalar yapıyorlar ve yasak olan kitapları arıyorlar. Biz bu yasak kitap kelimesini yirmi dört yıldır Ukrayna demokratik ülkesinde yaşayarak unutmuştuk, çünkü hepsi serbestti. Şimdi Ruslar bir liste yapmışlar. Düşünün iki bin altı yüz kitap ismi. Bunları okumak, evde tutmak yasakmış. İnsanlar bilmiyor ki hangisi yasak. Eve silahla girip adamları yere yatırıyorlar, otuz-kırk asker yasak kitap ve silah arıyorlar. Bir kitap bulsalar alıp götürüyorlar. Aldığımız malûmatlara göre kırktan fazla böyle gözaltılar olmuş. On dokuz kişimiz kayboldu.

 

 

Stalin rejiminde sahte de

olsa mahkeme yapılıyordu

 

Baskınlarda kaybolan on dokuz kişinin durumu ne oldu?

Kaybolan insanlarımızın bazılarının ölülerini buluyoruz. Sorduğumuzda bizim ilgimiz yok, biz bilmiyoruz, diyorlar. Eski Stalin sistemi ile kıyas ettiğimiz zaman şimdiki sistem daha kötü. Çünkü Stalin zamanında hiç olmazsa son yıllarında insanlar kaybolmuyordu. Stalin rejimine karşı olan, kendi fikirlerini ifade eden insanları yine yakalıyorlardı ama bir prosedür vardı. İnsanı yakalıyorlar, sahte de olsa mahkemeye olur sonra çalışma kampına gönderiyorlardı. Ama şimdi insanlar ne olacağını bilmiyor. Herkes korku içinde. İnsanlar birbirleriyle konuşamıyor. Bir kelime söyleseler bile gizli servis tarafından rapor edilir.

 

 

Masaya oturmak için

önce askerinizi çekin dedim

 

Kırım’a girişiniz neden yasaklandı?

Ukrayna’da demokratik düzen kurulduktan sonra Rusya ilk önce Kırım’a girdi. İşgalden kısa süre sonra Putin benimle konuşmak istedi. Moskova’ya davet ettiler. Görüşme olmadı ama Moskova’daki Tataristan’ın temsilciliğinden telefonla görüştük. Kırım Rusya’nın parçası olursa Kırım Tatarlarının sorunlarını çözeceğini söyledi. Ben de dedim ki, biz hiçbir yardımı reddetmiyoruz. Aslında bin dokuz yüz kırk dört yılında sürgün ettikleri, soykırıma uğrattıkları zaman Kırım Rusya’nın bir parçasıydı. Elbette bizim şimdiki durumumuzda Rusya’nın da mesuliyeti vardır ama yardım edecekseniz bizim Cumhurbaşkanımız var, onunla masaya oturacaksınız ve konuşacaksınız. Ama masaya oturmak için önce siz kendi askerlerinizi topraklarımızdan çıkaracaksınız. Tabii ki bu hoşuna gitmedi. Hatta sonra bana Kırım’a girmek bile yasak kararı çıkardı. Bundan sonra Kırım Tatar Milli Meclisi Başkanı Refat Çubarov’a yasak oldu. Son Kırım Haber Ajansı’nın Genel Koordinatörü İsmet Yüksel’e yasak oldu. Kırım içerisinde baskınlar başladı.

 

 

Prensibimiz silah

kullanmamak

 

Kırım’da da Ukrayna’daki gibi silahlı çatışma oluyor mu?

Kırım içerisinde bir savaş yok. Bizim aslında prensibimiz hiçbir zaman silah kullanmamak, yalnız demokratik usullerle mücadelemizi vermektir ve vermeye de devam edeceğiz. Aslında savaş başlayacak olsa birinci vuracakları Kırım Tatarları olacak. Çünkü işgale karşı esas direnen, protestolar yapan Kırım Tatarları oldu. Şimdi bizler Kırım yarımadasında Ruslar için en büyük tehlike ve düşmanız. Hep baskılar da Kırım Tatarlarına karşı.