Genel seçime dört ay var. Cumhuriyet Halk Partisi’nde taban, milletvekili adaylarının ön seçimle belirlenmesini istiyor. Hatta bu nedenle Bursa’da bir grup CHP’li “Tabanda Birlik Hareketi” adıyla çalışmalara başladı. Aday adayı olmaya hazırlanan yüzün üzerinde isimden söz edilirken, CHP’liler Ankara’ya kulak kesilmiş durumda; Genel Merkez’den parti içi demokrasiyi işletip milletvekili adaylarını ön seçimle belirleme kararı çıkmasını bekliyor.
Aday adaylarından bir de Bursa’da bilişim sektöründe faaliyet gösteren Şadi Özdemir. SHP kökenli olan, Artvinli işadamı Özdemir, henüz resmi olarak aday adaylığını açıklamasa da, yüz kişinin üzerinde bir ekiple çalışmalara başlamış. Özdemir ile genel seçimi, partide yapılması beklenen ön seçimi ve yola çıkış gerekçelerini konuştuk.
İnternetin keşfiyle klasik üretim fonksiyonlarının yeniden tanımlandığını belirten Özdemir, CHP’nin de bunu bilerek pozisyon alması gerektiğine inanıyor. Partinin söyleminin korkuyu değil umudu örgütlemek yönünde olmasının önemini vurgulayan Şadi Özdemir, ana damarları çalışan partinin kılcal damarlarını harekete geçirmenin ve politize etmenin şart olduğunu söylüyor.
İthal adaylara karşı olduğunu da ifade eden Özdemir, Bursa örgütüne güvendiğini, kendisinin emeğine sahip çıkacaklarını düşünüyor. Nihai hedefi 2019 seçimlerinde Bursa Büyükşehir Belediyesi’ni CHP’li yapmak.
Bilişim sektöründeki gelişim bu alanda çalışmaya başladığınız 80’lerde, en azından Türkiye’de tahmin edilmiyordu, henüz internet de yoktu. Siyasette de bu kadar öngörülü müsünüz? Genel seçime dair CHP ile ilgili öngörünüz nedir?
İşin anahtar kelimesinden yola çıktınız. Üç tane büyük devrim var bana göre. Atatürk devrimi, Sovyet devrimi demeyeceğim. Dünyayı sarsan üç büyük devrim var: Tren yolu şebekesi, elektrik şebekesi ve internet şebekesi devrimi. İnternet şebekesi devriminin tam da başında siyasaldık, sosyaldik, bilişim sektöründeydik. Bu yüzden ben belki biraz daha avantajlıydım. Artık yeni üretim ilişkileri, iletişim biçimleri, kültür paylaşımlarının oluşturduğu yeni kültürler var. Marks’ın bir sözü var: “Üretim ilişkileri değişirse her şey değişir.” Üretim ilişkilerine yeni bir fonksiyon eklendi. Adı bilgi. Artık ekonomide en önemli fonksiyon bilgi. Fakat bu yeni üretim ilişkilerini kavrama ve ona göre politikalar üretmede dünya ve Türkiye solu sıkıntılar yaşadı. Solun bu son on beş- yirmi yıldaki sıkışması bundan kaynaklanıyor. İnternet öncesi ezberlerimizle yeni üretim ilişkilerini yönetmekte zorlanıyoruz. İnternetin getirdiği yeni üretim ilişkilerinin toplumda yaşattığı dönüşümle ilgili zorlukları parti içinde de yaşıyoruz.
Şadi Özdemir kimdir?
1961 Artvin doğumlu. İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi mezunu. 1986’den beri bilişim sektöründe çalışıyor. Litera, Berce, Prodes ve Satgem şirketlerinin Yönetim Kurulu Başkanı. Halen BİYESAM Başkanlığını sürdürüyor. Siyasi yaşamına 1986’da SHP’de başladı. 1988’de SHP Yıldırım İlçe Başkanlığı’nda gençlikten sorumlu yönetim kurulu üyeliğinin ardından, İl Yönetim Kurulu üyesi, İl Başkanı, Parti Meclisi üyesi olarak çalıştı. Çok sayıda sosyal, siyasal ve meslek örgütünde görev aldı. BTSO Meclis üyeliği, AB Uyum Komisyonu Üyeliği, Komite Üyeliği, 4. Komite Meclis Üyeliği yaptı. CHP’den milletvekili aday adayı. Evli, bir çocuk babası.
Demokrasinin gereğinin yapılacağına inanıyorum
Ön seçim konusunda parti içi demokrasi gerçekten işleyecek mi size göre?
Genel Başkan’ın iki vaadi vardı. Biri umut yaratan, problemleri çözen projelerle iktidar olmak. İkincisi parti içi demokrasi. Aykırı söylemlerle geldi fakat bunların yapılması sürekli engellenmeye çalışılıyor. Şu anda partideki en önemli sorun bu. İlk 1987’de Erdal İnönü döneminde bütün üyelerle milletvekilleri adayları seçildi. 28 yıl sonra bütün üyelerle ön seçim yapılsın diye mücadele veriyor parti. Ama Genel Başkan’ın demokrasi vaadinin samimi olduğuna ve gereğini yapacağına inanıyorum. Tabii parti Sayın Genel Başkan’a kadar, uzun zaman iktidar hedeflemediği, daha çok ana muhalefet rolüne soyunduğu için Bursa’da da Türkiye genelinde de parti içi iktidarı hedefleyen kadrolarla yönetildi ve parti içinde iktidar olan kadro öteki kadroyu yok sayıp, dışlayıp hatta mümkünse uzaklaştırmak istedi. Şimdi bu kültürden çıkıp başka bir yere gelmek gerekiyor.
Kılcal damarlarda sorun var
“Başka bir yere gelmek gerekiyor” derken, ne öneriyorsunuz?
CHP’nin ana damarları sağlam kılcal damarlarda sorun var. Çok büyük bir CHP kitlesi olmasına rağmen o kılcal damarları çalıştırma ana fikriyle hareket edilmediği için, bire bir seçmen örgütlenmelerini çok uzun yıllardan beri yapmadığı için; CHP sokaklarda sıkıntı yaşıyor. Aslında çok büyük bir kitleyiz. Bize rağmen, yereldeki ve geneldeki politikalarımızın hatalarına rağmen bize inanmış ve Büyükşehir Belediyesi seçimlerinde oy vermiş 493 bin kişi var. CHP bu 493 bin kişiyi bulmak zorunda ki onlarla beraber çalışsın. Kılcal damarlar onlardır. Kendiliğinden size oy veren, sizin bilmediğiniz 493 bin kişi. Kim bunlar diye AKP’ye sorsak, belki 450 binini söyler, şu sokakta şunlar, diye. Ama CHP’ye sorduğunuzda yirmi binini söyler.
28 bin kişiyi yönetemezsiniz
Taban ön seçim istiyor ama yerel seçimde olduğu gibi örgütün tepeden aday dayatmasına da karşı çıkıyor. Sizin böyle bir kaygınız var mı?
Bunları çok yadsımıyorum. Önemli değil hiçbiri. Geçen sefer merkez yoklamasıyla berilendiği için kavgalar kişiler üzerinden oldu. Şimdi öyle değil. Yirmi sekiz bin kişiye adayları sunarsanız, il diyebilir ki şu beşi-onu kullanın, ilçe diyebilir ki şu beşi-onu kullanın ama yirmi sekiz bin kişiyi yönetemezsiniz. Bu bir. İkincisi, ön seçimin şöyle bir yararı var; bütün aday adayları yirmi sekiz bin üyeye gidiyor. Partiyi, politikayı, anlatıyorsunuz, politize ediyorsunuz insanları. Politize olan insan partili olma duygusunu, aidiyetini yukarıya çekiyor ve onunla sahada çalışabiliyorsunuz.
Sağdan seçmen taşıyarak daha çok oy alınır mı?
Üyenin politize edilmesi il ve ilçe örgütlerini bütünleştirir mi?
Çeşitli listeler mutlaka olacaktır. Sonuçta milletvekili seçimi bu, il başkanlığı seçimi değil. Mutlaka herkesin gönlünde daha iyi olduğuna inandığı insanlar vardır. 1973’te milletvekili ve bakan olan Hasan Esat Işık’ı 1977 seçimlerinde merkez yoklamasıyla birinci sıraya yazmak istiyorlar. Ama o, ön seçim istiyor. Bize böyle yüreği olan milletvekilleri lazım. Dış transferlerle olmaz. Yunanistan’daki son seçime de bakın, ithal adaylarla kazanmadı onlar. Bu konuda Genel Merkezden farklı düşünüyorum. Genel Merkez sağdan aday koyarak çok oy almayı düşünüyor, ben problemi olan insanların için projeler üretip, onlara giderek ikna ederseniz daha çok oy alabilirsiniz, diye düşünüyorum. Problem çözen iyi politikalarınız ve bunları sahaya taşıyacak yıllardan beri beraber olduğunuz örgütten insanlar olacak. Sağdan seçmen taşıyarak daha çok oy alınır mı? Bilmiyorum.
İktidara taşıyacak bilgiye sahibiz
Adaylığınızın kesinleşmesi halinde seçmen niye size oy vermeli?
Hakikaten çok değerli, deneyimli arkadaşlarımız var. Ben daha değerliyim diyemem. Biz daha ideali yüksek, hayalleri olan insanlarız. İktidar olmak istiyorlarsa, veriyi, aklı, bilgiyi daha fazla kullanan, sokakta çalışmak isteyenleri örgütleyebilen, seçmeni bulabilecek fikirler, projeler bizde var. O yüzden sokağa çıkmak istiyoruz. Yıllardan beri parti örgütlerinde çeşitli yerlerde bu deneyimleri kazandık ve Bursa’da iktidar olmak istiyoruz. Bu iktidara taşıyacak aklı, fikri, bilgiyi kullanacak beceriye de sahip olduğumuza göre talep ediyoruz. Vaadim şudur; umudu örgütleyeceğiz, heyecanı yaşayacağız, Bursa Büyükşehir Belediyesi’ni de alacağız.
Genel Merkez’den icazet almadım
Genel Başkanınız Kılıçdaroğlu ile hiç görüşmeniz oldu mu? Tanışıklığınız var mı? Aday adaylığı için yola çıkarken fikir aldığınız kimseler oldu mu?
Ben genel merkez gücüne dayalı siyaset yapan insanlardan değilim. Genel Başkan’la iki buçuk yıl önce yarım saat sohbetimiz oldu kendi makam odasında. Onun dışında ben Genel Başkan’ı tanımam, Genel Başkan da beni tanımaz. Tabii ki tanırız ama Genel Başkan’a Bursa Şadi Özdemir, deseniz, gözünde bir şey canlanmaz. Ben genel merkezden de herhangi bir kişiyle görüşerek adaylık için icazet ya da adaylık oluru almış değilim. Bursa’da 30 yıldır siyaset yapıyorum, ilk defa milletvekili adayı oluyorum. Daha aday adayı adayıyım, aday adayı bile değilim. Örgütüme inanıyor, güveniyorum. Emeğime saygı duyacaklarını, sahip çıkacaklarını biliyorum. Bizim ideallerimiz uğruna siyaset yaptığımızı Bursa örgütü biliyor. Genel merkez, Genel Başkan, Genel Başkan Yardımcıları bilmeyebilir beni.
Örgütün vicdanı var
Kesin listeye girmeniz halinde seçmen sizi ne kadar tanıyor? Halkın içindeyim, diyebiliyor musunuz?
Halkın içindeyim zaten. Büyüdüğümüz yerler de öyle. Anadolu Mahallesi’nde yirmi yıl, Ortabağlar Mahallesi’nde on yıl yaşamış, daha varoş dediğimiz yerlerde büyümüş birisiyim. Onun için Ankara yolunun altı, üstü, vesairesi benim için bir muamma değil. Örgütün hepsi beni tanır deme şansına sahip değilim. Ama örgütün vicdanı var. Hepsi vicdanlı insanlardır ama örgütün vicdanı dediğim bir grup var; mahallelerde daha etkin, siyasette çeşitli zamanlarda rol almış bin beş yüz- iki bin kişi. İşte esas büyük kitleyi yönlendiren o insanların önemli kısmının beni tanıdığını biliyorum.
İki, üç, dört… O aralarda olurum
Listedeki yeriniz konusunda beklentiniz ne?
Tabii ki iyi bir derece almak. Ama sorsanız kamuoyuna en güçlü adaylar arasında ben sayılıyor muyum, bilmiyorum. Başka isimleri geçenler var.
Kaçıncı sırada görüyorsunuz kendinizi?
Vallahi ne diyeyim, üç… İki-üç-dört… O aralarda olurum.
İlk beşe gireceğinizi düşünüyorsunuz?
Evet, ilk beşe girerim. Çünkü bu partinin vicdanı var, partinin umudu örgütlemeye, iktidar talebine ihtiyacı var. Ben iktidar talebi olan bir adamım, partiyi iktidara taşıyacağımıza inanıyorum.
Kaç milletvekili çıkarır Bursa?
Dokuz.
AKP’li işadamından bile destek alırsınız
Aday olmanız halinde kampanyanıza yeterli bağış belkiyor musunuz?
Siyasetin finansmanını tabanın yapması lazım. Bu adayı rahatlatır, kimseye borçlandırmaz. Şimdi bizim de finansman ihtiyacımız olursa ve bunu deklare edersek, hem yerelden hem genelden ciddi miktarda destek alacağımı düşünüyorum. Bir şeye daha inanıyorum. Eğer projeniz varsa kaynağınızı da bulursunuz. Bursa’da iyi bir projeye destek vermeyecek işadamı da yok. Hatta AKP’li işadamından bile alırsınız, isterseniz. Ama projenizin hakikaten proje olması lâzım.
AKP’li destekçileriniz var mı?
Yok. AKP’li destekçiler işe yarar bir yerde değiller şu anda (gülüyor).
Kimse haksızlık etmesin
İktidar olmanın yolu nedir?
Bir umut sorunu var. Biz umudu örgütlemek için aday adayıyız. Yıllardan beri büyük sermaye bizi kandırmış aslında. Demiş ki Türkiye’de solun oyu yüzde 30, sağın oyu yüzde 70. Biz de inanmışız. Zaten yüzde 28 oy alıyoruz, itsek kaksak 2 puan daha alırız, demişiz. Ama böyle bir şey yok. Bana göre potansiyel oy yüzde 70-75’tir. Türkiye’de 9 milyon insan günde 2 liranın, 20 milyon insan günde 4 liranın altında parayla yaşıyor, milyonlarca insan şiddet görüyor, farklı etnik kimliğe, mezhebe, inanca sahip insanlar kendilerini huzursuz hissediyorsa onlar potansiyel tabanımızdır. Biz geldiğimizde hayatlarının daha iyi olacağına onları inandırmamız lazım. Umudu örgütlemekten kastım bu. Kılıçdaroğlu demokrasiden yana mıdır değil midir, diye konuşuyor insanlar. Kimse haksızlık etmesin! Kılıçdaroğlu geldiğinde burada yedi bin üye vardı, şimdi yirmi sekiz bin üye var. Yeni üyeler, umut mücadelesinde bize çok büyük destek veriyor. Bu heyecan da partiye daha fazla oy, daha fazla milletvekili ve bir dahaki dönem büyükşehir belediye başkanlığını getirir.