Güneyin havası güzeldi. Ama Bursasporlular’ın maç öncesi yüreğinde kasvetli bir hava vardı.
Acaba nasıl biter?
Sorusunun cevabı yeşil beyazlıları ya tamamen aydınlığa götürecek ya da karanlığa bir adım daha yaklaştıracak.
Avrupa’ya yelken açmak için mücadele veren Antalyaspor, evinde oynamanın da avantajıyla ilk devrenin tamamen hakimiydi.
Adnan Hoca, “önce durdur, sonra vur” taktiğiyle oyuncularını sahaya sürerken, yeşil beyazlılar iki fonksiyonu da yerine getiremedi.
Kırmızı beyazlıları sahada tam anlamıyla bir maestro gibi yöneten Eto’o golünü de eksik etmedi.
Eğer Antalya’nın bir topu direkten dönmemiş Campos’un da yakaladığı pozisyonlarda Harun kalesinde devleşmemiş olsa ikinci yarıyı hiç konuşamayacaktık.
Sakatlanan Ertuğrul ve Stancu’nun yerine Faty ve Furkan Soyalp’in oyuna dahil olması Adnan Örnek’in saha içerisinde yaptığı taktiksel değişiklikler beraberinde golü ve pozisyonları getirdi.
Haftalardır kaybolup giden Erdem’in alda at dediği pozisyonda Sinan vurması gerektiği gibi vurunca tabelada eşitlendi…
Golün moraliyle Bursaspor yüklendikçe yüklendi.
Sinan, Jorquera ve omuzlarında yüz kilo yükle oynayan Kubilay Kanatsızkuş yakaladıklarını atsalar iş bitecekti.
Eto’o nazire yaparcasına “Bakın gol böyle atılır” diyerek Bursaspor’u uçurumun kenarına bir adım daha yaklaştırdı.
Artık yazık oldu demenin bir anlamı kalmadı.
Gençlerbirliği maçında ya olacak ya olacak.
Başka çaresi yok.