Olay Gazetesi Bursa

Leicester ve Bursaspor

Futbol dünyasının bir numaralı gündem maddesi İngiltere Primer Lig’de büyük bir başarıya imza atan Leicester City. Mütevazı bütçesine rağmen sezon boyunca ortaya koyduğu performansla tüm futbol otoritelerini şaşkına çeviren Leicester City’nin devlerin arasından nasıl sıyralarak şampiyon olduğu tartışılıyor. Belki de bundan sonra birçok kulubün örnek alacağı bir yapılanma ile karşı karşıyayız. The Guardian’ın deneyimli futbol […]

Futbol dünyasının bir numaralı gündem maddesi İngiltere Primer Lig’de büyük bir başarıya imza atan Leicester City. Mütevazı bütçesine rağmen sezon boyunca ortaya koyduğu performansla tüm futbol otoritelerini şaşkına çeviren Leicester City’nin devlerin arasından nasıl sıyralarak şampiyon olduğu tartışılıyor. Belki de bundan sonra birçok kulubün örnek alacağı bir yapılanma ile karşı karşıyayız.

The Guardian’ın deneyimli futbol yazarı Paul Doyle’nin bu başarı hikayesini nasıl değerlendirdiğine bakmakta fayda var. Doyle, Chelsea, Manchester United ve Manchester City gibi bazı büyük ekiplerin, takım sporunun gereklilikleri olan bağlılık, dayanışma gibi konulardaki vizyonlarını kaybettiğini ve Leicester City’nin bunu herkese yeniden hatırlattığını yazıyor.

Mavi beyazlı ekiple geçen yıl temmuz ayında 3 yıllık sözleşme imzalayan İtalyan teknik adam Claudio Ranieri’nin birbirini tamamlayan iyi bir takım oluşturduğunu belirten Doyle, “Leicester ayrıca, hiçbir futbolcunun uzun süreli sakatlık yaşamaması açısından şanslıydı. Bu, fiziksel kondisyon ve disiplinle ilgiliydi. Başarının bir diğer nedeni de takımın gösterdiği psikolojik güç. Leicester City ve Tottenham Hotspur’un başarılarının kulüpleri genç futbolculara daha fazla şans tanımaya yöneltecek” görüşünü paylaştı.

Doyle’nin yaptığı analiz dikkat çekici. Bu zamana kadar Süper Lig kulüpleri hep kolayı seçti. Kulüplerin neredeyse tamamı transfere dayalı yapılanmayı tercih etti. Yani işin hep kolayına gidildi. ‘Hazır oyuncu al takıma monte et.’ Bünyeye uyar mı? Teknik direktörün oyun sistemine uygun mu? Takımı tamamlayan bir oyuncu olur mu? Bu ve benzeri unsurlara bakılmadan günü kurtarmak adına yapılan transferler ile kulüpler borç batağının içinde yüzer hale geldiler. Zoru; yani ürünü kendi yetiştirmeye odaklanmadılar. Evet alt yapı maliyetli bir iş. Ne kadar diretilirse diretilsin kurtuluşun tek reçetesi ‘altyapı’ ve ‘doğru yapılanma.’

Leicester City, planlı veya plansız ama tüm doğruların bir araya gelmesi ile nelerin başarılabileceği bize gösterdi.

Amerika’yı tekrar keşfetmeye de gerek yok. Bursaspor bunu 6 yıl önce zaten başarmıştı. Doğru harmanlama, doğru sistem, takım ve kent bütünlüğü zirveyi getirmişti. Ama o süreçten sonra ne oldu? Genç yetenekler bir bir elimizden uçtu. Bol para gelince bol transferler yapıldı. Sonuç; 5 yılda 300 milyon liralara gelen borç. Bursaspor’un Anayasasında ilk madde “adama göre değil, sistem, altyapı ve disipline göre bir takım” olmalı.