Olay Gazetesi Bursa

Devrim gibi…

Türk futbolunda devrimin ayak sesleri İstanbul’dan geldi… Devrimler kolay olmuyor, mevcut yapının tüm hücrelerine kadar sil baştan değişmesi gerekiyor. 23.Uluslararası Antrenör Gelişim Semineri’nde Fatih Terim bana büyük umut verdi. Fatih Hoca bir lider gibiydi… Türk futbolunun fotoğrafını değil, MR’ını çekti. Sorunları en küçük ayrıntısına kadar tek tek anlatırken, ardından çözüm önerilerini detaylı bir şekilde paylaştı. […]

Türk futbolunda devrimin ayak sesleri İstanbul’dan geldi… Devrimler kolay olmuyor, mevcut yapının tüm hücrelerine kadar sil baştan değişmesi gerekiyor. 23.Uluslararası Antrenör Gelişim Semineri’nde Fatih Terim bana büyük umut verdi. Fatih Hoca bir lider gibiydi… Türk futbolunun fotoğrafını değil, MR’ını çekti. Sorunları en küçük ayrıntısına kadar tek tek anlatırken, ardından çözüm önerilerini detaylı bir şekilde paylaştı. Bu davaya kendini adamış, komplekslerinden arınmış ve ne istediğini bilen bir Fatih Terim portresi vardı.

Terim ve ekibi derslerine mükemmel çalışmış. Eğer Terim’in projeleri hayata geçirilebilirse, Türk futbolu ayağa kalkar, yoksa ‘topal ördek’ misali şu dönemde olduğu gibi bu kısır döngünün içinde yuvarlanıp gideriz.

 

Fatih Terim tespitlerine ve çözüm önerilerine kulak vermekte fayda var:

 

-Ülke futbolu iyiye gitmiyor “kral çıplak‘. Durum kelimelerle tarif edilemeyecek kadar vahim.

-Biz her yaş kategorisinde kazanmaya endekslendiğimiz için yıldız adayların gitmesine sebep oluyoruz.

-Almanya 28 milyon spor yapan arasından yarışmacı sporcuları çıkarırken, biz 3 milyondan Dünya ve Avrupa şampiyonlukları istiyoruz.

-PTT 1. Lig’de mücadele eden hiçbir kulübümüzün UEFA kulüp lisansı bulunmamaktadır.

-FIFA’daki uyuşmazlık davalarımızın sayısı 600’ü aşmış.

-Kahvehanede kurulmuş ve hala oradan yönetilen kulüpler mevcut.

-Seyircisiz futbolu ayakta tutmak mümkün değil. Seyirciyi tekrar tribünlere çekmek zorundayız.

-TFF, kulüplere UEFA kriterlerine uyma zorunluluğu getirmelidir.

-Yabancı benim için bir araç, amaç değil.

-Rakiplerimizden 15 yıl gerideyiz. Rakiplerimiz futbolu bacasız sanayiye dönüştürürken, bilgisayar kullanan antrenör deyip duruyoruz.

-Amatör kulüplere kendilerine en yakın okullarla organik bağ kurma zorunluluğu getirmelidir. Okul-amatör kulüp-kulüp-aile işbirliği çok önemlidir.

-Çocuklarımızı elit futbolcu olmasının yanında, çok iyi bir insan; fikri, vicdanı hür insanlar yetiştirmeliyiz.

Özetin özeti böyleydi. Fatih Terim gündemden hiç düşmeyen Tahkim, Disiplin ve Merkez Hakem Kurulu’nun yapısıyla ilgili projelerinin de olduğunu başkan ve yönetim kuruluyla görüştükten sonra bunu da açıklayacağının da altını çizdi. Nihayet hayalden gerçeğe döndük…

 

2014’ten akılda kalanlar

 

-Jorg Berger’den sonra Chrıstoph Daum ile Bursaspor Alman sisteminin uyuşmadığını

-Başkanın bile cinnet geçirme noktasına geleceğini (Kayseri maçı sonrası Erkan Körüstan’ın Selim Kurtulan’a tekmesi)

-Kongrelerde arkadaş ve dost çevresinin rüzgarın yönüne göre rota belirleyebileceğini,

-Doğru teknik adam ile yola çıkıldığında hem başarının yakalanabilineceğini görürken, hem de yaşanabilecek sorunların kontrol altında tutulabileceğini,

-Yalnız antrenmanlara çıkarak milyon Euro’lar kazanılabileceğini,

-Piyango ile Avrupa’da başarılı olunamadığını,

-Uzun bir aradan sonra A Milli Takıma çağrılan 4 oyuncuyu,

-Şenol Güneş’in adalete verdiği önemi ve dobra kişiliğini,

-Sahada ki güzel futbolun her zaman taraftar ve destekçi bulacağını,

-Kiralık oyunculardan çok üst düzeyde verim alınabileceğini,

-UEFA’nın cezalarda şakasının olmadığını,

-Taraftarların kağıt bilete olan düşkünlüğünü, gördüm…

Benim için Bursaspor’da 2014’te öne çıkan başlıklar böyleydi. 2015’te hayatınızda futbol olsun ama sizin istediğiniz gibi olsun…