Cumhuriyetin 91.yıl dönümünde Atatürk Stadı’na akın eden 25 bin dolayında Bursaspor taraftarı, Türk bayrakları ile Timsah’ın mabedini kırmızı beyaza bürümüştü.
Seyircisiz oynanan karşılaşmada bu benim, belki de bir çok Cumhuriyet ve Bursaspor sevdalısının rüyasıydı… Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını bir kere daha özlem ve saygı ile andığımız anlamlı günde boş tribünler önünde oynanan karşılaşma oldukça tatsız ve tuzsuz geçti.
Tepecikspor karşısına beklendiği gibi yeşil beyazlı ekip yedek ağırlıklı bir kadro ile çıktı. Bir bakıma sonucu belli olan maçta kulübede bekleyen oyuncuların göstereceği performans merak ediliyordu Bursaspor adına.
Buna karşılık konuk ekip oyuncuları için vitrin niteliği taşıyan karşılaşmada, Tepecik oynamaktan çok, tatlı sert oyunları ile yeşil beyazlıları oynatmamaya çalıştı, doğal olarak.
Sonda söyleyeceğimi baştan söyleyeyim; Kaleci Harun’u bir kenarda tutarsak, “Şenol hoca bu oyuncuyu neden A takımda oynatmıyor?” deyebileceğimiz bir isim yoktu. Evet bu tür karşılaşmalarda oyuncular motivasyon problemi yaşarlar ama özellikle ilk devredeki gibi isteksiz oynamaya hakları yok diye düşünüyorum.
Birkaç oyuncuya parantez açalım; Volkan her nedense kendisini ispatlama derdine düştü gidiyor. Böyle olunca da üzerindeki yükün ağırlığını her maç artırıyor ve tepkiler de peşi sıra geliyor. Johan Cruyff’un sözünü burada hatırlatmakta fayda var, ”Futbol basit bir oyundur, zor olan ise basit futbol oynamaktır.” Enes, 2. yarıda Enes olduğunu hatırladı. Evet her futbolcu gol atmak ister ama çevre kontrolünü daha iyi yapıp gol attırmakta önemlidir… Ertuğrul duruşu ile güven verdi. “Olmak ya da olmamak” onun elinde.
Goller; Traore klasını gösterirken, 79.dakikada oyuna giren Bakambu, Eskişehir (2), Balıkesir (3)’den sonra Tepecikspor’u da boş geçmedi. Ne diyelim, Allah nazardan saklasın.
Bu maçla grup kapısı açıldı. UEFA’ya giden kestirme yolda Şenol hoca ve öğrencilerinin yolu açık olsun diyorum.