Tabiat uyanıyor, ilkbahara girdik artık. Ege’den Akdeniz’e uzanalım ve sahili izleyerek bir durum tespiti yapalım dedik. Buna gözlem turu da denebilir. Neler oluyor, ne yapılıyor, turizm sezonu başlamadan önce bölgenin durumu nedir? Görelim, duyalım çevremizi…
Hazır mısınız, öyleyse yola çıkabiliriz.
Bodrum’dan Torba kavşağına gelene kadar gördüğümüz manzara çok acıklı. Ormanlar biçiliyor, zeytinler kesiliyor, zemin toprakla doldurularak yola paralel bir hale getirilip, inşaatlar yapılıyor. Çevre karşılıklı çirkinleşiyor, Bodrum gibi bir turizm merkezine yakışmayan bir giriş-çıkış fotoğrafı oluşmaya başlamış.
Güvercin’likteki yasaları hiçe sayan otel bitti, şimdi güzelim Halep çamları acımasızca kesilerek, iki yeni otel daha yapılıyor. Manzarayı görseniz yüreğiniz sızlar, vicdanınız kanar. Elimde yetki olsa, inşaatları durdurur ve orayı dünya çevre facia merkezi ilan ederdim. Ama haksızlık yapmayalım, bu rezaletin karşı çevresine baktığımızda da, devletin aynı şeyi yaptığını görüyoruz. Güya orman yangınlarını önlemek için helikopter merkezi kurmuşlar, ortasına lüks bir misafirhane oturtmuşlar, bir başka binayı da idare ve lojman olarak planlamışlar. Eğimli arazi büyük masrafla düzeltilerek, üstelik çamlar kesilerek helikopter pisti yapılmış. İnanılacak gibi değil, çevrede dümdüz alanlar varken eğimli alan neden seçilir, binlerce çam hem de Orman Bakanlığı’nca neden kesilir? Biri bunun sadece cevabını değil, hesabını da vermeli…
Milas-Yatağan yolunun büyük kısmı yapılmış, ancak Eskihisar’dan Yatağan merkeze kadar hâlâ tek, dar ve tehlikeli yoldan gidiliyor. Hele Termik Santral civarı, sürücüleri hayli tedirgin ediyor. Bu yoldaki gecikme, güzergâh değişikliğinin düşünülmesi yüzünden olmuş. Yatağan’ın bir de trafik ışıkları komedisi var ki, bu konuyu da yıllardır çözemiyorlar. Işık sistemi felç, genelde hep kırmızı yanıyor, yeşili görünce sevinenler, 100 metre sonra tekrar kırmızıya takılıyorlar. Böyle matrak bir sistem, dünyanın başka yerinde yok.
Muğla-Gökova-Köyceğiz arasında yollar iyi. Ancak Dalaman’la Göcek Tüneli civarında bakım ve onarım çalışmaları devam ediyor. Göcek tüneli özel sektöre devredilmiş, öyle olunca da geçiş ücreti 3,5 liraya fırlamış.Türkiye’nin en pahalı geçiş ücreti burada. Patronu da ne hikmetse Karadenizli… Neyse işin burasını karıştırmayalım, dedikoduya girer sonra.
Göcek oldukça sakin şimdi. Belediye iskelesinin durumu belirsiz. MUÇEV diye palas pandıras kurulan ve bir vakıf, bu iskeleyi ele geçirmeye ve Fethiye Belediyesi’ne kaptırmamaya çalışıyor. Oysa iskele belediyenin malı ama kulak asan yok. Yeri gelmişken bu MUÇEV ve büyükşehir yasasının üzerinde de durmak gerek. Büyükşehir yasasıyla Bodrum’dan Fethiye’nin Eşen bölgesine kadar herkes huzursuz edildi. Ne hizmetler doğru dürüst yapılıyor ne de bölge belediyelerinin kapatılarak, gelirlerinin büyükşehire aktarılması doğru bulunuyor. Parasız hizmet olur mu? Büyükşehir de, ilçe belediyeleri de muhalefetten olduğu için mi acaba?
Şimdi tüm belediyeler, emlak vergisinden gelecek parayı bekliyorlar. Vergileri tahsil ederlerse, bir şeyler yapacaklar, aksi halde durumu halka şikâyet edecekler. MUÇEV’e gelince, fırsattan istifade özel idarenin bütün mallarına el koymakla kalmadı, şimdi çoğunu ihale yoluyla devretmeye çalışıyor.
Göcek’te marinalar da el değiştiriyor. Ülker grubu, tahsis yoluyla edindiği yerlere yaptığı iki marinayı, Koç grubunun SETUR’una satmış. Ancak Rekabet Kurulu bu satışa mani olmuş. Şimdi ortada kalan marinalar ne olacak belirsiz ama SETUR’da kalacağını herkes söylüyor.
Burada bir şeyi çok merak ediyorum. Tahsislerin devri ve satışı yasak değil mi? Bu sorunun cevabını kimden alabiliriz acaba? Ben 1986’da Göcek’i koruma altına almıştım. Şimdi görüyorum ki, yıllar sonra korumadaki Göcek unutulmuş…