Son 4 sezonda sakatlıklar ve gördüğü kartlar nedeniyle kaçırdığı maç sayısı tam 36 oldu.

Serdar Aziz’den bahsediyorum.

Kendisi bizim mahallemizin çoçuğu. Babası Sadri Abi’yi de yakından tanırım. Aile olarak Bursaspor’a bağlılıklarını da iyi bilirim.

Son dönemde ortaya atılan iddialar, konuşulanlar öyle böyle değil.

Ben Serdar’ı her zaman bir Volkan Şen’den, bir Ozan Tufan’dan ayrı tuttum. Hataları oldu fakat hep son anlarda bir şekilde bu kulüpte kaldı.

Son dönemde bir sakatlıktır aldı başını gidiyor.

Ben doktor değilim, bu işlerden de hiç anlamam.

Ancak Hamza Hoca ‘1 hafta sonra oynayabilir’ diyor, Serdar 1 ay sonra sahaya ayak basıyor.

‘Düzeliyor’ deniliyor, 1 maç oynuyor, bir bakıyorsunuz diğer hafta yine yok.

Nedir arkadaş bu adamın sakatlığı anlamak mümkün değil.

Çapraz bağları mı koptu yoksa ayağı mı kırıldı?

Şimdilerde menajeri Bursaspor sağlık heyetini suçluyor, oyuncusunu tedavi için İstanbul’a götürüyor.

Tabii ki sosyal medya hesaplarında da nispet yaparcasına bol bol fotoğraflar paylaşılıyor.

Böyle garip, gizli, ne olduğu bilinmeyen bir süreç bu.

Gelelim Serdar kardeşimize.

İstanbul’a tedavi olmak için gitmiş olmana sesimizin çıkacak hali yok. Ancak Galatasaray maçına gelip, tribünden de olsa arkadaşlarının yanında olmalıydın Serdar.

Kusura bakma ama benim bildiğim kaptanlık bunu gerektirir.

Hele ki bu kadar iddianın ortaya atıldığı bir dönemde.

Bu konuşmalara fırsat verdiğin için sen de suçlusun Serdar kardeşim.

Bu şehirde yaşadığına göre, her gün her yerde bu camiadan birileriyle karşılaştığına göre bu ortaya atılanlardan habersiz olma ihtimalin yok değil mi?

Neden bu süreçte sen hiç konuşmadın da, menajerin çıkıp çıkıp konuştu.

Yapacağın 5 dakikalık bir açıklamayla her şeyin önüne geçebilirdin.

Gidersin, kalırsın orası ayrı.

Ama ayrılacaksan bile bizim hafızalarımızdaki ‘Bursalı Serdar’ gibi ayrıl.